Alanya’da, tarih boyunca birçok hikayeye ev sahipliği yapmış olan Alara Kalesi, zamana meydan okuyan görkemiyle göğe yükselir. Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad'ın emriyle 1232 yılında inşa edilmiş bu anıt, İpekyolu'nun kalbinde, Alara Çayı'nın kıyısında yükselirken geçmişin izlerini taşır.
KALEYE YOLCULUK
Alara Kalesi'ne varmak için, 120 basamaklı karanlık bir dehlizi tırmanmak gerekir. Bu dehliz, zamanın karanlık koridorlarına açılan bir kapı gibidir. İçine adım attığınızda, geçmişin gizemli sırlarına doğru bir yolculuğa çıkar gibi hissedersiniz. Her adımınızda, taşlar arasında saklı olan hikayeleri hayal edersiniz.
SARP TEPE ÜZERİNDE BİR KALE
Sarp bir tepeye kurulmuş olan Alara Kalesi, cesur kervanların ve ticaret yollarının koruyucusu olmuş zamanında. Görkemli yapısıyla, gökyüzüne meydan okurcasına yükselen bu kale, dönemin ticaret gemilerine kılavuzluk yapmış. İhtişamlı duvarları, zamanın akışına meydan okuyarak ayakta kalmış, geçmişin izlerini günümüze taşımış.
OYULMUŞ TÜNELLER VE GİZEMLİ MAHZENLER
Kalenin içindeki oyulmuş tüneller, ziyaretçilere geçmişin derinliklerine doğru bir yolculuk sunar. Küçük bir saray, kale görevlilerinin odaları ve hatta bir hamam bile bu tünellerde keşfedilmeyi bekler. Her bir taş, geçmişin anlatılmamış hikayelerini anlatır, duvarlar ise tarihin izlerini taşır.
Alara Kalesi'nin büyüleyici atmosferinden sonra, ziyaretçiler kalenin altında akan Alara Çayı'nın serin sularına doğru yol alır. Bu sular, yorgun bedenleri dinlendirirken ruhlara da huzur verir. Çayın kenarında yer alan restoranlarda, keyifli bir mola vererek gün batımının tadını çıkarabilirsiniz. Burada, zamanın akışını unutup sadece anın tadını çıkarırsınız.
Alara Kalesi’nde her bir taş, bir zamanlar yaşanmış olan hikayeleri anlatırken her bir duvar, geçmişin yankılarını günümüze taşır. Bu kaleyi ziyaret etmek, basit bir yolculuk değil, tarihle buluşmaktır.
