Doğduğu topraklarda adı, adalete olan sadakatiyle efsaneleşen bir hukuk erinin hikayesidir bu. 21 Ağustos 1938'de Antalya'nın bereketli topraklarında hayata gözlerini açan Vural Savaş, adıyla müsemma, savaşın değil, hukukun neferiydi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1969'da şerefle mezun olduktan sonra, Ankara'nın sakin sokaklarında hakim adayı olarak ilk adımlarını attı.
ADALETİN KIYILARINDA YÜKSELİŞ
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Tetkik Hakimliği görevinde, adaletin kudretli kılıcını kuşandı Savaş. 7 Kasım 1987'de Yargıtay'ın kutsal kubbesine adımını atan hukukçu, adaletin mihenk taşı oldu. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu asıl üyeliği de görevlerinden biriydi kendisinin. Ancak yükselişinin doruk noktası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na atanmasıyla gerçekleşti. 17 Ocak 1997'de Cumhurbaşkanı' nın onayıyla bu kutsal makama ulaşmış, adaletin çınarı olmuştu artık.
ADALETİN SAVUNUCUSU
Ocak 1997'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak atanmasıyla, adaletin ve hukukun sembol ismi oldu. 28 Şubat sürecinde, Refah Partisi ve Fazilet Partisi'nin kapatılması için verdiği mücadele, ile hafızalara kazındı. Adaletin yanında durma azmi, onun en büyük mirası oldu.
EMEKLİLİK VE SİYASET
19 Ocak 2001'de hukuk sahnesinden emekliye ayrılmasıyla, adaletin mücadelesini siyasette sürdürme kararı aldı. Demokratik Sol Parti'ye katılışı, bir siyasi tercih olduğu kadar onun için hukukun ışığında yolculuğunun devamı oldu. Milletin iradesine saygı duyarak 3 Kasım 2002'de milletvekili adayı oldu, ancak seçilemedi.
28 Eylül 2013'te Cumhuriyet Halk Partisi'ne katılmasıyla, adaletin ve hukukun yanında duruşunu bir kez daha gösterdi. Artık Antalya'nın sıcak topraklarında, adaletin ve hukukun tohumlarını serpmekteydi. Sözcü Gazetesi'ndeki köşe yazarlığı ise adaletin kalem eri olduğunu bir kez daha kanıtlamıştı.
VURAL SAVAŞ'IN ARDINDA BIRAKTIKLARI
25 Şubat 2023’te Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Ankara’da, adalete olan sadakatinin son nefesini verdi. 84 yaşında yaşamını yitirdi fakat adaletin en kutsal neferlerinden biri olarak anılmaya devam etti. O, yolculuğu boyunca hukukun ve adaletin çınarı olmuş, yılmadan, yorulmadan mücadelesini sürdürdü. Geride bıraktığı, adaletin kutsal mirası...
