Kendi toprağında, kendi yolculuğunda yeşerip açmak… Başka bahçelerin güllerinin gölgesinde solmayı değil, kendi güneşinin altında parlamayı seçmek. İşte, insanın varoluş mücadelesinin en derin izdüşümlerinden biri bu olsa gerek. Başkalarının düşlerinde kendi kimliğini kaybetmeye mahkum olmadan, kendi rüyalarını kucaklamak, cesaret isteyen bir yolculuk. Çünkü yaşam, kendini keşfetme ve kendi özüne ulaşma serüveni; başkalarının yoluyla değil, kendi izinden giderek anlam kazanır.

Her insanın hayatı, kendine özgü bir roman gibi. Kimi zaman macera dolu, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman da umut dolu. Ancak bu romanın kahramanı, yalnızca kendisi. Başkalarının düşlerinde kaybolup, kendi hikayesini unutmak, gerçek kimliğinden uzaklaşmak demek. Oysa her kişi, kendi varoluşunun yaratıcısı. Başkalarının kurgularında sıkışıp kalmak yerine, kendi gerçekliğini yaratma gücünü keşfetmeli.

Başkalarının düşlerindeki insan olmamak, özgürlüğün ve bağımsızlığın en temel ifadesi sanırım. Başkalarının düşlerinde kaybolmak yerine, kendi düşlerinin peşinden gitmek, insanı gerçek anlamda özgür kılar.

Kendi dünyamızın efendisi olmadığımızda, başkalarının düşlerinde kaybolmamız kaçınılmaz hale gelir. Dayatmalarla, beklentilerle şekillenen düşlerin tutsağı oluruz ve adeta bir kukla gibi, başkalarının istediği şekilde hareket etmeye başlarız. Bu durumda, kendi özgürlüğümüzü kaybeder, kendi hayallerimizi unuturuz. Ne var ki insanın varoluşundaki derin anlamı kavramak için, bu tutsaklıktan kurtulmak zorundayız.

Belki de en zor olanı, kendi düşlerimizi tanımak, onlarla yüzleşmek ve onları gerçeğe dönüştürmek cesaretini göstermek. Çünkü kendimizin peşinden gitmek, bir beklentiye uymak kadar kolay değil. Ancak bu yolculukta bizi bekleyen özgürlük ve huzur, tüm zorlukları gölgede bırakır. Kendi düşlerimizin mimarı olmak, yaşamın anlamını bulmak için gerekli.

İnsan, kendi düşlerinin ustası, kendi hikayesinin kahramanı. Başkalarının düşlerinde sıkışıp kalmak yerine, kendi hayatının yönetmeni olmayı seçmeli. Kendi varlığının sahnesinde, kendi gerçekliğinin eserini yazmak... Başkalarının düşlerinde kaybolmaya mecbur değiliz.

İnsan, kendi varlığının sahnesinde, başkalarının kurgularında kaybolmaya mahkum değil.