Mağarası, bir doğal oluşumun ötesinde, bir kaya altı sığınak olarak tarih ve arkeoloji kokan sırlar barındırıyor. Deniz seviyesinden 25 metre yükseklikte, Antalya bölgesinin gözde Prehistorik Merkezlerinden biri olan bu mağara, yerli ve yabancı turistlere de kapılarını aralamış durumda.
ARKEOLOJİK HAZİNE
Beldibi Mağarası, içinde barındırdığı paleolitik, metolitik ve neolitik çağlara ait izlerle adeta bir zaman kapsülü gibi. Doğal güzelliğiyle dikkat çeken mağara, günümüzde maalesef doğal tahribatın etkisiyle büyük zarar görmüş. Ancak bu tahribata rağmen, yağmur suları ve rüzgarların etkisiyle sürüklenen dolgu tabakaları, tarihi zenginlikleri gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor.
ANTİK DÖNEMLERE YOLCULUK
Beldibi Mağarası'nda gerçekleştirilen kazılarda, Mezolotik kültürleri içeren toplam altı tabaka tespit edilmiştir. Mağarada bulunan üst Paleolitik ve Mezolotik dönemlere ait çakmaktaşı aletler, bu derinlikteki geçmişin izlerini taşıyan birer tanık adeta. 1956 yılında keşfedilen mağaranın duvarlarında ise resmedilmiş insan ve hayvan resimleri, o dönemin sanat ve yaşam anlayışını yansıtarak ziyaretçilere geçmişin büyüleyici atmosferini sunuyor.
KORUNAN TARİH
Beldibi Mağarası, günümüzde devamlı açık olan bir arkeolojik SİT alanı olarak ziyaretçilere kapılarını aralıyor. Bu özel koruma altındaki alanda, tarih meraklıları geçmişin izlerini sürerken, doğanın ve tarihin eşsiz dansına tanıklık etme fırsatı buluyorlar.
Beldibi Mağarası, zamanın derinliklerinde yolculuk yapmak isteyenleri çağırıyor. Doğal güzellikleri, arkeolojik zenginlikleri ve tarihi dokusuyla bu mağara, Antalya'nın tarihi mirasının önemli bir parçası olarak yaşamaya devam ediyor.
