Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkılacağı yönündeki iddialar gündemdeki yerini korurken, konunun tarafları ve kamuoyu bu gelişmeyi yakından takip ediyor. Türkiye’nin önde gelen mimarlarından ve müzenin tasarımcılarından biri olan Doğan Tekeli, ICOMOS Türkiye Milli Komitesi tarafından düzenlenen "Türkiye'de Modern Mimarlık Mirasının Korunmasına Yönelik Güncel Tartışmalar" adlı webinarda sürece dair dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
‘YIKILACAĞINI ÖĞRENDİĞİMDE ŞOK OLDUM’
Antalya Arkeoloji Müzesi'nin mimarlarından biri olan Tekeli, yıkım kararına tepkisini şu sözlerle dile getirdi: “Antalya Müzesi’nin yıkılacağı haberini ilk duyduğumda adeta nutkum tutuldu. Büyük bir şok yaşadım. Gerçi geçmişte birçok yapımız oldu, pek çok önemli projeye imza attık. Ancak ne yazık ki bu yapılardan bazıları – örneğin Ankara’daki Danıştay binası gibi – yıkıldı. Bu yaşadığım üzüntüyü anlatmak güç. Fakat Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yeri benim için çok daha özel, çok daha ayrı bir anlam taşıyor. Bu müze sadece bir bina değil; döneminin mimarlık anlayışını, estetik anlayışını, toplumsal belleğini taşıyan kıymetli bir yapı. Onun mimari sahipliğini taşımak bana düşüyor ve ben de bu sorumluluğu büyük bir memnuniyet ve onurla üstleniyorum. Bu yapının korunmasını ise sadece mimar olarak değil, bu ülkenin bir yurttaşı olarak da şiddetle ve gönülden tavsiye ediyorum.”
‘YENİ MÜZE BAŞKA ARSADA YAPILABİLİR’
Müzenin yıkılması yerine güçlendirilerek korunması gerektiğini ifade eden Tekeli şu ifadelere yer verdi; “Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın böyle bir külfeti üstlenmeyeceğini düşünmüyorum. Bu ülkenin kültürel değerlerine gösterdiği özeni biliyoruz. Yeni bir müze binası elbette yapılabilir, ancak bunun için farklı bir arsa kullanılabilir. Mevcut yapı da tamamen ortadan kaldırılmak yerine, güçlendirme ve restorasyon yöntemleriyle yeniden ele alınabilir. Sonrasında ister müze olarak işlevini sürdürebilir, isterse başka ama ona yakışır bir işleve kavuşabilir. Hatta bu yeni işlev, müzenin bazı bölümlerini ya da sergi unsurlarını da barındırarak geçmişle bağını koparmayan bir yapı haline getirilebilir. Böyle bir yaklaşım hem kültürel sürekliliği sağlar, hem de geçmişe saygıyı gösterir.”
‘KÜLTÜRE SAHİP ÇIKMAK İÇİN BİR FIRSAT’
Antalya Arkeoloji Müzesi’nin korunmasının, Türk mimarlığı ve toplumu açısından önemli bir adım olacağını belirten Tekeli, “Eğer bu yapı için bir çözüm bulunabilir ve korunarak ayakta tutulabilirse, Antalya için, Türk mimarlığı için, hatta tüm toplumumuz için çok önemli ve örnek teşkil edecek bir kültürel sahiplenme pratiği ortaya koymuş oluruz. Bu yapı o zaman sadece bir bina olmaktan çıkar, geçmişiyle, anılarıyla, mimari diliyle bir belgeye dönüşür. Son derece kıymetli, tarihsel bir belge… Antalya’ya her yıl yaklaşık 20 milyon turist geliyor. Bu turistler bu yapıyı gezdiklerinde, karşılarında sadece taş ve beton görmeyecekler. Aynı zamanda 60 yıl önce inşa edilmiş bir yapının, modern Türk mimarlığının bir örneği olarak, tüm fiziksel yıpranmışlığına rağmen halkı ve devleti tarafından nasıl korunduğunu görecekler. Bu, hem Türkiye'nin kültürel olgunluğunu gösteren bir mesaj olur, hem de gelecek kuşaklara bir bilinç aktarımı sağlar. Düşünsenize, ziyaretçiler 'Bu yapı, Türkiye toplumu tarafından geçmişe duyulan saygının bir göstergesi olarak korunmuş' diyecekler. Ne güzel bir örnek olurdu bu” diye konuştu.