Artık unutmayalım…
Büyük deprem felaketinin üzerinden 18 gün geçti.
Canımız yanıyor, yanmaya da devam edecek.
Maddi anlamda yaralar zamanla sarılacaktır elbette ancak manevi anlamda yaraların sarılması çok kolay olmayacak.
Belki de hiç sarılamayacak.
1999 yılındaki Marmara depreminden bugüne yaşanan en büyük felaketi yaşıyoruz.
Dönüp geriye baktığımızda ise 1999'dan bugüne değişen tek şeyin sadece isimler olduğunu görüyoruz.
99'dan bugüne Türkiye'de deprem gerçeği ile ilgili hiçbir şey değişmemiş.
Binalar yine aynı, denetimler 'mış' gibi, yaptırım yok, yapanın yanına kar kaldığı bir ülkeyiz.
Ve böyle olmaya devam ediyoruz.
Türkiye'de yaşayan 86 milyon insanın canı, sırf parası olduğu için müteahhit olanların vicdanına bırakılmayacak kadar değerlidir.
Ancak bizler ne yaşadığımız acılardan ders ne de önlem alıyoruz…
Yıllardır bilim adamları uyarıda bulunuyor.
Deprem ile ilgili yaptıkları açıklamalarda neredeyse nokta atışı tahmin yapıyorlar.
Ancak televizyonlarda yaptıkları bu uyarılar kimsenin dikkatini çekmiyor.
Çünkü izlenmiyor…
Bilim adamları ya televizyonlara çok geç saatte çıkabiliyor yada insanlar bilim adamlarının uyarılarını dinlemek yerine dizi izlemeyi, Survivor'da kimin eleneceğini dört gözle beklemeyi daha çok tercih ediyor.
Ne zaman böylesine büyük afet ve acılar yaşıyoruz işte o zaman gerçeklerle yüzleşmeye başlıyoruz.
Şimdi de; uyarıda bulunan bilim adamlarına 'felaket tellallığı' yapıyorsun diye linç girişimleri başlıyor.
İnanın akıl tutulmasından başka bir şey değil, yaşadığımız.
'Deprem dede' olarak tanıdığımız Ahmet Mete Işıkara, yıllarca uyarıda bulundu.
Bugün genç neslin tanımadığı Işıkara, hayatını depreme adamış bir bilim adamıydı.
Ne oldu? Yıllarca söyledikleri şeyler unutuldu aynı kendisi gibi.
Artık unutmayalım, unutturmayalım.
Unutmamanın yanında ben, sade bir vatandaş olarak devletin denetim yapmasını, yaptırım uygulamasını ve önlem alarak bir daha böylesine büyük acıların yaşanmasına engel olmasını bekliyorum. Beklentim sadece budur.
Afet bölgesinden; uzayan sakalları ile 'çok çalışıyoruz, tıraş olacak zamanımız yok' mesajı vermek yerine bunları yaparlarsa bu görüntüler bir daha yaşanmaz.