Avrupa hüsranı

Yaz transfer döneminde Avrupa’da transfere en çok para harcayan kulüplerin başında Türk takımları geldi.

Çok yüksek maliyetlerle önemli yıldızlar Türkiye’ye geldi.

Ederson, Osimhen, Singo, Asensio, Abraham, Duran gibi yıldız isimler büyük maaşlar ve bonservislerle ülkemizde top koşturuyor.

Tabi bu tarz isimli oyuncuların ülkemize gelmesi, izlenilirlik ve marka değeri açısından önemli.

Yani bu oyuncular ile Avrupa’nın izlenen ligleri arasına girebilirsiniz.

Ancak…

İşte kritik nokta da burası.

Yıldız isimler mutlaka marka değerini arttırıyor olabilirler ama siz ligde rekabeti arttıramazsanız, oyun kalitesini yukarıya çekemezseniz hiçbir anlam ifade etmez.

Türkiye’de ne rekabet kaldı ne de oyun kalitesi.

Oyun kalitesinin ne kadar düşük olduğu da temsilcilerimizin Avrupa karnesine yansıyor.

Türkiye’de yenilmeyen Galatasaray, Şampiyonlar Ligi maçında Almanya’da hem aldığı sonuçla hem de futbolla hepimizi şaşkına çevirdi.

Çünkü karşısındaki takım fiziksel olarak çok daha iyi ve oyun planı olduğu için Türkiye şampiyonunu sahadan sildi.

Diğer taraftan 300 milyon Euro piyasa değeri olan Fenerbahçe 70 Milyon Euro piyasa değeri olan Zagrep’e 3-1 mağlup oldu.

Ne sahaya yansıyan oyun tatmin etti ne aldığı skor.

Diğer takımlarımızın durumunu zaten hatırlıyoruz.

Yani yine Edirne’den dışarı çıkınca hüsranla eve dönmüş olduk.

Peki ne oldu bunca yatırım?

Yapılan maliyet?

Ödenen paralar?

Artık Türk futbolunda uyanma ve kendimize gelme zamanıdır.

Bütçesi bizden kat be kat az olan takımlar başarı sağlarken biz neden bu noktaya ulaşamıyoruz. Oturup düşünmek zorundayız.