Beslen(eme)me

1950’li yılların sonu, ilkokul dönüşü çantalarımıza hibe Amerikan süt tozu konulurdu, bir parça da kırmızı kabuklu peynir! Beslenelim diye. İğrenç bir tadı vardı ikisinin de. Bana içirtemezlerdi o süttozunu.

Daha sonra ortaokulda sefertası günleri başladı. Sefertası, iki katlı, alüminyum, içine yumurta, ekmek, meyve konulan elde taşınan seyyar mutfak! Bugünkü nesiller o günleri bilmez, belki 70 doğumlular hatırlar sefertasını.

Lisede kantinle tanıştık. Tostlar, çikolatalar, sütler vb.

Konumuz 4+4+4’te beslenme!

Nüfusları ne olursa olsun öğrencilerin beslenmesine devlet politikası olarak bakıyor ülkeler.

Hindistan gibi dünyanın en zengin ile en yoksul iki kesiminin yaşadığı bir ülkede milyonlarca çocuğa devlet eliyle her gün ücretsiz sıcak öğün yemek veriliyor. Amaç hem yetersiz beslenmeyi ortadan kaldırmak hem de çocukları okula gelmeye teşvik etmek!

Daha önce de yazdım gittiğim Norveç’te devletin politikası bugünkü ve gelecekteki Norveçli çocuklar için planlanmış. Tüm petrol, doğalgaz, deniz ürünleri ve endüstriyel gelirlerin yüzde 10’u kimsenin elini süremediği bir fonda birikiyor. Hiçbir yönetim de ben verdim demiyor!

İskoçya’da gezdiğim Unesco kenti Edinbourgh’ta dükkânı olan bir Türk ile konuştum, burada 10 yaşına kadar tüm okul öğrencilerine ücretsiz yemek veriliyormuş.

Dünyanın en kozmopolit ülkesi Amerika’ya yerleşen bir yakınımla konuştum. 12 yaşına kadar çocukların alacakları kaloriye göre ücretsiz kahvaltı ve öğle yemeği veriliyor. Her eyaletin finans kaynağı değişik, kimi yerel, kimi kamu destekli.

Güney Kore’de İlk, Orta ve Lise öğrencilerine etten balığa, sebzeden meyveye her şey ücretsiz!

Finlandiya ve Japonya’da beslenmenin anahtarı öğrenmek ve iş birliğinden sonra paylaşmak ilkesine dayanıyor. Bu iki ülkede öğrenciler kendi besinlerini üretiyorlar. Tarlada çalışıyorlar, hazırlıyorlar ve yiyorlar. Finansal desteği yerel belediyeler ve kamu kaynakları karşılıyor.

Almanya’da 6’ncı sınıf öğrencileri dahil milyonlarca çocuğa öğle yemeği veriliyor.

Fransa devleti ise 7 Euro olan bir öğle yemeğini geliri düşük ailelere 1 Euro’ya veriyor, 6 Euro’luk açığı belediyeler kapatıyor.

Bize gelince rakamlardan öğreniyoruz ki, çocuklar okula aç gidiyor.

Her dört çocuktan biri yatağa aç giriyormuş.

Devlet öğrencilerin beslenmesini çeşitli nedenlerle garanti edemiyormuş.

Oysa, çok zor değil;

Akılcı politikalarla, yerel yönetimler ve kamu kaynakları bu işi kolayca çözer.

Yeter ki niyet olsun!