Bolonya’dan gelen mesaj

Perge antik kentine hiç gitmemiş bir dolu insan olduğuna eminim. Özellikle okuyucularımız arasında birden fazla gidenler de epeyce vardır. Antalya’yla sınırlı değil bu söylediğim. Bir sürü alandan, mecradan, çevreden okuyucumuz bulunuyor. İtalya’nın Bolonya kentinden bir okuyucum ulaştı mesela bana. Adı Benoit Hanquet… “Perge civarında, çok iyi bilinmeyen bir Mithra tapınağının kalıntısı var” dedi. ‘Çok iyi bilinmemek’ değil; neredeyse hiç bilinmiyor. Perge’yi neredeyse avcumun içi gibi biliyorum; ama bu tapınağı daha önce hiç duymadım. Benoit Hanquet, Prof. Mark Fairchild’la birlikte gittiklerini söyledi. Fotoğrafını ve konumunu gönderdi.

KORSANLARIN TANRISI
Ertesi gün yola düştüm. Aracım yok. Yanıma bir yoldaş da bulamadım. Tabanvay. Gittim buldum Mithra Tapınağı’nı. Çok etkileyici bir keşif… Pers kökenli bir inanç olan Mithraizm, Roma’nın son yıllarında, özellikle askerler arasında yaygınlık kazandı. Kültün zirvede olduğu MS 3. yüzyılda, Karadeniz sahillerinden İskoç dağlarına, Arabistan yarımadasında Sahra Çölü sınırlarına kadar ulaştığı biliniyor. Sadece erkeklerin kabul edildiği bir din olan Mithraizm, sadece ‘ışığın efendisi’ Mithra’yı değil, aynı zamanda güneş tanrısı Helios ve Sol İnvictus’u da kapsıyordu. Yani bu 3 tanrının harmanıydı. Bir başka görüşe göre de, Tarsus’ta entelektüel, stoacı bir çevrede ortaya çıkan Mithra inancı, Kilikya korsanlar tarafından dünyanın dört bir yanına yayıldı. Üçüncü bir tez ise, Mithra’nın aslında Perseus olduğunu söylüyor.

PERGE’DE BİR TAPINAK
Mithras inancının ortak ritüeli ‘tauroktoni’, yani boğa öldürmedir. Bu nedenle, tanrı Mithras’ın boğa öldürme sahnesi, tapınakların ana nişinde yer alır. Mithra kültünün yeraltı tapınaklarına ‘Mithraeum’ denir. Anadolu’da Mithra tapınağı barındıran iki merkez bulunuyor. Bu merkezlerden biri Gaziantep’teki Doliche antik kenti, diğeri de Antalya’da Perge… Perge’de kaçak bir kazı sonucunda bulunan girişi kemerli yapay mağaranın ‘mithraeum’ olduğu, aynı alanda tespit edilen adak steli sayesinde anlaşıldı. Steldeki yazıt ve Mithra betimlemesi Sencer Şahin tarafından yayınlandı. MS 2. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen yazıtta, Marcus Lucius Crispus’un, çocuklarıyla birlikte Helios Mithra’ya adak sunduğu anlatılıyor. Defineciler tarafından delik deşik edilen Mithra Tapınağı’nın sağ tarafındaki kayalık içinde gizlenen dar geçit, söz konusu inancın gizemli ritüellerini akla getiriyor.

AHMET ALİ’NİN KEMERİ
Oralara kadar gitmişken, Ahmet Ali Deresi’ndeki su kemerini görmemek olmazdı. Biraz da onu anlatalım. Ortasından kanallar akan Perge’ye antik çağda iki noktadan su getiriliyordu: Şimdiki Kurşunlu Şelalesi civarından ve Düdenbaşı’ndan. Kurşunlu’dan kanallar, tüneller ve kemerlerle getirilen su Batı Kapısı civarından kente giriyor, Cornutus Palaestrası’nın köşesindeki kemerden kuzeye geçip, akropolün güney yamaçlarına ulaşıyordu. Bu şekilde Kestros Çeşmesi’ne gelen su, önce önündeki havuzu şenlendirip, sonra da Sütunlu Cadde boyunca akarak Hadrian Takı, Oval Avlu ve Helenistik Kulelere ulaşıyordu. Perge’ye su taşıyan kemerlerin bir kısmı halen ayakta… Güzergah üzerinde kanal ve tünel izlerine de rastlanıyor. Günümüze kalmış durumdaki su kemerlerinin en görkemlisi Ahmet Ali Deresi üzerinden geçen kemer. Yüzyıllarca su taşıyan kemerden sızan damlaların oluşturduğu sarkıtlar, yapıya fantastik, etkileyici bir görünüm veriyor. Tabanımız çatladı, ama değdi. Perge’nin dışındaki Perge’yi siz de mutlaka görün.