Demirköy’ün bilinen tarihi Bizans dönemine kadar uzanır. Bölge, stratejik konumu nedeniyle Bizans için bir savunma hattı görevi görmüş, çevresindeki ormanlar ve yeraltı kaynaklarıyla dikkat çekmiştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ise Demirköy’ün önemi çok daha belirgin hale geldi. Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiği yıllarda ilçe, Osmanlı askeri sanayisinin merkezlerinden biri oldu. Demirköy, özellikle demir madeni yatakları ve dökümhaneleriyle ünlüdür. Tarihi kayıtlara göre İstanbul’un fethi sırasında kullanılan bazı toplar, bugün kalıntıları hâlâ görülebilen Demirköy Dökümhanesinde üretildi. Bu dökümhane, Osmanlı’nın savaş gücünü artıran en önemli tesislerden biriydi. Bölge, 15. yüzyıldan itibaren demir işleme sanayisinin merkezi haline geldi ve imparatorluğun silah ve mühimmat ihtiyacının bir kısmını karşıladı. Osmanlı döneminde bir sanayi merkezi olan Demirköy, Cumhuriyet’in ilanından sonra bu işlevini kaybetti. 20. yüzyılda dökümhanelerin kapanmasıyla birlikte ilçe ekonomisi tarım, ormancılık ve hayvancılığa yöneldi. Bölgedeki zengin ormanlar, hem yakacak hem de inşaat malzemesi olarak değerlendirildi. Uzun yıllar boyunca Demirköy’ün temel geçim kaynağı orman ürünleri oldu.
Bugün Demirköy, tarihi geçmişinin yanı sıra doğal güzellikleriyle öne çıkıyor. Karadeniz kıyısında bulunan İğneada Longoz Ormanları, dünya üzerinde ender görülen ekosistemlerden biri olarak ilçeyi uluslararası ölçekte tanınır hale getiriyor. Bunun yanı sıra Dupnisa Mağarası ve bölgedeki göller, turizm açısından ilçenin değerini artırıyor. Doğa turizmi ve ekoturizm, son yıllarda Demirköy’ün ekonomik yapısında önemli bir yer edinmiş durumda.
PEKİ, DEMİRKÖY İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Demirköy adı, Osmanlı döneminde bölgede yoğun olarak yapılan demir madenciliği ve döküm faaliyetlerinden geliyor. Demir üretiminin merkezi olan bu topraklar, tarihte olduğu gibi bugün de bu isimle anılmaya devam ediyor.