Dünya devi iki markanın doğuşu

Her zaman dünya devi markaların nasıl kurulduğunu, hangi evrelerden geçtiğini merak etmişimdir. Aslında işin özüne baktığınız zaman bunlar çok büyük başarı hikayeleridir. Başarıyı elde etmek bir mesele, devamını sağlamak, bunu sürekli hale getirmek ayrı mesele diye düşünüyorum. Bugün anlatacağım hikaye; Adi ve Rubi kardeşlerin hikayesi…

*****

Hikâye 1920’li yıllarda başlıyor. En büyük hayali;  bir gün en iyi sporcuların kendi yaptığı spor ayakkabıları giymesi olan Adi, içine kapalı; hayallerinin peşinden koşan ve vazgeçmeyen, iyi bir zanaatkar olan, her daim mükemmeli hedefleyen kardeş. Rudi ise ticaret kafası olan, dışa dönük, hırslı ve ticarette her şey mubahtır kafasıyla hareket eden diğer kardeş. Tabi bu iki zıt karakterin özellikleri, başlangıçta kardeşlere çok büyük bir avantaj sağlıyor. Adi ayakkabıları sürekli geliştirirken Rudi de bunları satacak pazar alanını genişletiyordu.

*****

Adolf ve Rudolf Dassler kardeşler, Almanya’nın Herzogenaurach şehrinde küçük bir ayakkabı atölyesi kurarlar. Önlerine çıkan bütün engelleri aşarlar. 1930’lu yıllarda Hitlerin tarih arenasıyla girmesiyle işler biraz karışır. İlk etapta iki kardeş de Nazi partisine üye olur. Adi; 1936 yılında Berlin’de düzenlenecek yaz olimpiyatlarını kendisi ve ayakkabıları için büyük bir fırsat olarak görür. ABD'li olimpiyat atleti Jesse Owens'ı kendi ayakkabılarını giydirmeye ikna edebilirse, hayalini gerçekleştirmeye çok yaklaşacağını düşünür. Tabi siyahi ve ABD’li bir sporcuya bu ayakkabıları giydirmek Nazi Almanya’sında kabul görecek bir eylem değil. Rudi de buna fazlasıyla karşı çıkar ama Adi’nin Naziler umurunda bile değildir, o hayallerinin peşinden koşarak bu ayakkabıları sporcuya giydirmeyi başarır. Bu ayakkabılar Owens’a 4 altın madalya kazandırınca, Dassler kardeşlerin önü açılır. Ama sonrasında bu olay hem başlarına bela olur hem de kurtarıcıları olur.

*****

Çok fazla anlaşamayan kardeşlerin arasında gerilim gittikçe artmaya başlar. Hatta kardeşlerin eşleri de birbirlerinden pek hoşlanmaz, kıskançlık büyür ve bu da kardeşlerin aralarındaki güven duygusunun kaybolmasına yol açar. 1939 yılında savaş başlayınca kardeşler fabrikaları için büyük mücadele verir. Naziler dünyanın başına bela oldukları gibi kendi halkının üzerine de kara bir bulut gibi çöker. Nazilerin ‘ya yanımızda olursunuz ya da karşımızda’ ideolojisi fabrikayı kapatma aşamasına kadar getirir. Adi’ye Naziler için askeri bot bile yaptırır. Rubi ise cepheye gönderilir ve savaş sonrası tutuklanarak ABD kamplarına götürülür. Amerikalı soruşturma yetkililerinin yayımladığı raporda, Rudi’yi kardeşi Adi’nin ihbar ettiği ortaya çıkar.

*****

1948 yılında kardeşler yollarını ayırır. Aynı şehrin iki yakasında iki ayrı fabrika yükselir. Adolf Hessler kendi isminin harflerinden oluşan Adidas markasını kurar. Rodolf ise öncesinde Ruda sonrasında ise Puma markasını kullanmaya başlar.

Adi, 1954 yılında Almanya Milli Takımı’na ayakkabılarını giydirmeyi başarır ve Almanya o yıl dünya şampiyonu olur.

Markalarımız kuruldu. İki kardeş artık ezeli düşman olmuşlardır. İki kardeş arasında düşmanlık zamanla önce yakın çevreye, fabrika çalışanlarına derken bütün şehre yayılır. Bütün şehir tarafını seçer, Adidasçılar ve Pumacılar. Bir Adidas çalışanı bir Puma çalışanıyla evlenemez gibi.  Artık insanlar sokakta yürürken giydikleri ayakkabılara göre değerlendirilir olur ve zamanla Herzogenaurach şehri “eğik boyunların şehri” olarak tanımlanır.

1974-1978 yıllarında kardeşler dört yıl arayla vefat eder lakin iki şirket arasında düşmanlık 61 yıl sürer ta ki 2009 yılında şirket ceolarının da katılımıyla iki şirketin çalışanları arasında yapılan sembolik bir dostluk maçıyla sona erer. Nerden nereye. Bu hikaye fazlaca dikkat çekmiş olacak ki 2016 yılında ‘Adidas ve Puma’nın Hikayesi’ adıyla beyaz perdeye taşındı.

Peki sizce hangisi?

Adidas mı Puma mı?