Son 5 yılın en düşük seviyesine gerileyen Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) başvurularında geçen yıla göre yaklaşık 476 bin kişilik büyük bir düşüş yaşandı. Benzer şekilde Liselere Geçiş Sınavı'na (LGS) başvurular da 27 bin 628 kişi azaldı.
SINAV VE EĞİTİMDE ADALET TALEPLERİ
Bu düşüşün temel nedenlerine dikkat çeken Veli-Der Antalya Şubesi Başkanı Tülin Koç, “Yarışa, rekabete ve elemeye dayalı merkezi sınav sistemi uygulamalarına son verilmelidir. Sınav ücretleri kaldırılmalıdır. Eğitimde her öğrencinin ilgi, yetenek ve becerileri ile toplumsal fayda esas alınmalıdır. Eğitim sistemi içinde yer alan sınavların, çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde oluşturduğu stres ve baskı ortamı her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle, sadece bilgi ölçen, öğrencileri birbirleriyle kıyaslayıp yarışmaya zorlayan merkezi sınav uygulamalarına artık son verilmelidir. Bu sistem, öğrenciler arasında haksız rekabet yaratmakla kalmamakta, aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliğini de zedelemektedir. Ayrıca sınav ücretleri, özellikle ekonomik durumu yetersiz olan aileler için önemli bir yük haline gelmiştir. Bu nedenle sınav ücretlerinin tamamen kaldırılması gerekmektedir. Eğitim sürecinde her öğrencinin bireysel ilgi alanları, yetenekleri ve becerileri dikkate alınmalı, ayrıca toplumun genel yararı gözetilerek bir eğitim politikası oluşturulmalıdır” dedi.
EĞİTİMDE YOKSULLUK VE UMUT KAYBI
Eğitimde yoksulluğun artışına, beslenme, barınma ve ulaşım gibi temel eğitim harcamalarının yükselmesine işaret eden Koç, “Ülkemizde giderek artan yoksulluk ve ekonomik sıkıntılar, ailelerin çocuklarının eğitimine ayırdığı bütçeyi ciddi şekilde daraltmıştır. Eğitim, artık sadece öğrenim görmek değil; aynı zamanda beslenme, barınma ve ulaşım gibi temel ihtiyaçların karşılanmasını da içermektedir. Bu harcamaların artması, ailelerin çocuklarını sınavlara başvurmaktan veya eğitimlerine devam etmekten vazgeçmelerine neden olmaktadır. Ayrıca, mezun olduktan sonra iş bulamama kaygısı, gençlerin eğitim yolundaki motivasyonunu düşürmekte ve başvuru oranlarının azalmasına yol açmaktadır. Böylece her geçen yıl çocuklarımızın ve gençlerimizin gelecek hayalleri ve eğitim umutları yavaş yavaş ellerinden alınmaktadır” diye konuştu.
‘ÖZEL OKULLARA MECBUR BIRAKILMAKTA’
Eğitim sisteminde yaşanan sorunlara dikkat çeken Koç şu ifadelere yer verdi; “Mevcut sınav ve yerleştirme politikaları, çocuklarımızın kendi istekleri, ilgi alanları ve yetenekleri doğrultusunda eğitim almasını engellemektedir. Öğrenciler, istemedikleri okullara ya da bölümlere gitmek zorunda kalmaktadır. Örneğin, birçok genç imam hatip lisesine, meslek liselerine veya Mesleki Eğitim Merkezleri’ne (MESEM) yönlendirilmekte; bu da onların eğitim motivasyonunu ve başarılarını olumsuz etkilemektedir. Aynı zamanda, aileler ve öğrenciler, istedikleri eğitim kurumlarına yerleşememek ya da sınav sistemindeki sınırlamalar nedeniyle özel okullara veya özel üniversitelere mecbur bırakılmaktadır. Bu durum, eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştirmekte ve çocuklarımızın özgürce tercih yapma hakkını kısıtlamaktadır.”
‘MADDİ ENGEL OLMAMALI’
Eğitimde yaşanan kopuşun alarm verdiğini vurgulayan Koç, “Eğitim hakkı, temel bir insan hakkı olarak devlet tarafından ücretsiz ve erişilebilir biçimde sunulmalıdır. Okullar, üniversiteler ve tüm eğitim kurumları, öğrencilerin ekonomik durumları ne olursa olsun hiçbir ücret talep etmeden hizmet vermelidir. Ayrıca, öğrencilerin eğitim süreçlerinde karşılaştıkları beslenme, barınma ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlar devlet tarafından karşılanmalı; bu alanlarda herhangi bir maddi engel olmamalıdır. İhtiyaç sahibi öğrenciler için sağlanan burslar ise tamamen karşılıksız ve geri ödemesiz olmalıdır. Bu sayede gençler, eğitim hayatları boyunca maddi kaygılar yaşamadan, tamamen öğrenimlerine odaklanabilirler” dedi.