Gebze’nin tarihi M.Ö. 12’nci yüzyıla kadar uzanıyor. Antik kaynaklarda bölgenin adı 'Dakibyza' olarak geçiyor. M.Ö. 8’inci yüzyılda Trak kavimlerinin yerleştiği bilinen Gebze, Bitinya Krallığı döneminde önemli bir yerleşim yeri haline geldi. Roma İmparatorluğu’nun Anadolu’daki hâkimiyeti sırasında ise stratejik konumu sayesinde ticaret yolları üzerinde güçlü bir merkez oldu. Bizans döneminde önemli bir askeri ve dini merkez olarak kullanılan Gebze, Osmanlı Beyliği’nin kuruluş yıllarında da kritik bir rol oynadı. 1331 yılında Osmanlı topraklarına katılan ilçe, Osmanlı sultanlarının sefer güzergâhlarında konaklama noktası haline geldi. Yavuz Sultan Selim’in annesi Ayşe Hafsa Sultan’ın türbesi de Gebze’dedir.
Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Gebze, İstanbul’a yakınlığı ve ulaşım imkânlarıyla sanayi yatırımlarının odak noktası haline geldi. 1950’lerden itibaren hızlanan sanayileşme ile birlikte bölge, Türkiye’nin en büyük organize sanayi bölgelerine ev sahipliği yapar duruma geldi. Bugün Gebze, Marmara Bölgesi’nin üretim ve istihdam merkezlerinden biri olarak biliniyor.
PEKİ, GEBZE İSMİ NEREDEN GELİYOR?
Gebze isminin kökeni konusunda farklı görüşler bulunuyor. En yaygın kabul gören görüşe göre antik dönemde kullanılan 'Dakibyza' adı, zamanla halk dilinde değişerek 'Gebze'ye dönüşmüştür. Bir başka rivayete göre ise 'Gebze' kelimesi, Bizans döneminde kullanılan 'Khébezé' veya 'Gebezikion' isimlerinin Türkçeleşmiş halidir. Osmanlı arşivlerinde de 'Gebze' isminin 14’üncü yüzyıldan itibaren kullanılmaya başlandığı görülüyor. Bu da adın yüzyıllar içinde halk arasında değişim geçirerek bugünkü haline ulaştığını ortaya koyuyor.