Geçim derdi nüfusun büyük bir bölümünü esir alan Türkiye’de milyoner sayısı rekor seviyeye yükseldi. Halkın büyük bir çoğunluğu asgari ücret veya asgari ücrete yakın maaşlarla geçinmeye gayret ederken, ülkede 1 milyon lira ve üzerinde parası bulunan mudi sayısı yılbaşına göre 728 bin 487 kişi artarak 2 milyon 736 bin 415 kişiye ulaştı. Söz konusu kişilerin toplam mevduatlarının 20 trilyon 108 milyar 579 milyon lirayı aşarak rekor seviyeye çıktığı ifade edildi. Bu tablo gelir adaletsizliğini bir kez daha gözler önüne serdi. Çünkü Türkiye’de maaşlı çalışanların yaklaşık yüzde 57’si asgari ücret veya asgari ücrete yakın bir maaşla çalışıyor.
İLK ADIM BU OLMALI
Konu ile ilgili konuşan Akdeniz Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şükrü Erdem, “Gelir adaletsizliği sebebiyle toplumun büyük bir bölümü temel ihtiyaçlarını karşılayamazken, gelirleri çok yüksek olan küçük bir kesim mal ve hizmetlere kolayca ulaşabiliyor” dedi. Doç. Dr. Erdem, “Bu kesimin oluşturduğu talep nedeniyle piyasa fiyatları düşmüyor. Bu da insanların daha da yoksullaşmasına yol açıyor. Yoksullaştıkça da gelir adaletsizliği makası daha da açılıyor. Bu açıdan bakıldığında, gelir dağılımının adil hâle getirilmesi çok kritik bir konudur. Ekonominin düzelmesi, pahalılığın azalması, alım gücünün artması ve vatandaşın nefes alabilmesi için en önemli ve ilk adım, gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmaktır” diye konuştu.
ADALETSİZLİK SORUNA SEBEBİYET VERİYOR
Akdeniz Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şükrü Erdem, gelir adaletsizliğinin sağlıksız bir büyümeye neden olmasının yanı sıra ekonomik problemlerin çözülmesini de engellediğini belirtti. “Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomi, ekonominin en büyük sorunu da gelir adaletsizliği” diyen Erdem, şunları kaydetti: “Ekonomi politikalarının işe yaramamasının nedeni de bu. Çünkü ithalat ve tüketim, toplumun üst kesiminde bulunanlar sayesinde devam ediyor. Diğer yandan verimsiz yapı sürüyor. Geliri yüksek olan bu kesimin harcamaları devam ettiği için, hükümet politikalarına yön verecek bir halk baskısı oluşmuyor. Tüm bu ekonomik sorunların temelinde işte bu dengesizlik yatıyor. Asıl sorunları tartışıp bu doğrultuda çözümler geliştirmek gerekiyor.”