Panik bozukluk, çoğu kez bedensel belirtilerle ortaya çıkan, korku ve endişe yaratan bir rahatsızlıktır. Temel özelliği, aniden ortaya çıkan ve zaman zaman tekrarlayan, insanı dehşet içinde bırakan yoğun sıkıntı ve korku nöbetleridir. Herhangi bir uyarılma, fiziksel egzersiz, duygusal travma, kafein, alkol, madde kullanımı gibi durumlar ilk atağı tetikleyebiliyor. Panik atak, aniden başlar, giderek şiddetlenir ve 10 dakika içinde şiddeti en yoğun düzeye çıkar; çoğu zaman 10-30 dakika (seyrek olarak da 1 saate kadar) devam ettikten sonra kendiliğinden geçer. Kişiler kalp krizi ve felç geçirmek, bayılmak, ölmek veya akıllarını kaybetmekten dolayı yoğun bir korku duyarlar. Panik atak kontrol edilemeyen kaygı duygusundan kaynaklı meydana gelir. Aslında kişinin kontrol edemediği şey; atak değil, kaygı duygusudur. Kaygı duygusu kişinin daha erken yaşantılarında edindiği ve kontrol etmekte güçlük çektiği bir duygu haline geliyor. İleriki yaşlarda ise panik ataklara sebep olabiliyor.
Panik atağın bir sonraki evresi ise; atağın gerçekleşmesine dair bekleyiş ve kaygıdır. Kişi ya atak geçirirsem düşüncesiyle bir bekleyiş gerçekleştiriyor. Panik atak yaşama kaygısı ve korkusu; kişinin hayatında büyük bir zaman dilimi kaplıyor. Bazen iş yaşamını ve aile yaşamını da olumsuz etkiler hale geliyor. Bu yüzden panik atak yaşayan kişiler sadece atak anlarında değil, birçok zamanda kaygı içinde dehşete düşebiliyor. Nüfusun %10'u hayatlarında en az bir kez panik atak geçiriyor. Yaşam boyu yaygınlığı %1,5-3,5 olmakla birlikte kadınlarda 2-3 kat fazla görülüyor.. Araştırmalara göre panik bozukluk genelde ergenlik döneminin sonlarına doğru ya da 20'li yaşların ortasında başlıyor fakat başka herhangi bir yaş döneminde de ortaya çıkabiliyor. Panik atak depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal fobi, alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı ile birlikte de görülebiliyor.
Panik atak, tedavisi mümkün olan bir rahatsızlık. Eğer panik atak krizleri yaşıyorsanız kesinlikle bir psikoloğa gitmelisiniz. Atakların boyutuna göre ilaç tedavisi uygulanabiliyor. Ancak ilaç tedavisi etkili olmakla birlikte tedavi bittikten sonra şikayetler tekrarlayabiliyor. Bu nedenle ilaç tedavisi uygulansa dahi psikoterapi öneriliyor.