Hayal satmak

Uzun yıllardır sosyal medyayı yakından takip eden ve aktif kullanmaya çalışan birisiyim.

Hayatımızın vazgeçilmezi olan ve belki de tüm haberlere en hızlı şekilde ulaşmamızı sağlayan sosyal medya öylesine önemli bir noktaya geldi ki, neredeyse boş bulduğumuz her dakikada sosyal medyayı tarar olduk.

Haber sitelerinden çok daha hızlı bir şekilde bilgiye ulaştığımız sosyal medyanın doğruları kadar yanlışları ve hatta tehlikeleri de bulunuyor.

Örneğin İran’ın gönderdiği füzeyi daha havadayken sosyal medyadan takip edebiliyoruz.

Bu inanılmaz bir bilgi hızı demek.

Ama bu platformlarda neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlayabilmemiz ne yazık ki mümkün değil.

Çünkü manipülasyona çok açık bir mecra olduğu için sahte videolar ve sahte bilgiler ile insanlar rahatlıkla yanıltılabiliyor.

Bir de etkileşim tarafı var ki bu da belki de insanların en çok hoşuna giden şey oluyor.

İşte bu nedenle de çok kolay manipülasyon yaşanabiliyor.

En çok da transfer haberlerinde.

Günümüzde sosyal medyayı kullanan herkes gazeteci, doktor, avukat, muhasebeci, mühendis, mimar…

Bu sıralama uzar gider.

Herkes her şeyi çok iyi biliyor.

Bundan daha tehlikelisi de sırf etkileşim alabilmek uğruna ortaya atılan iddialar.

Özellikle transfer dedikoduları. Çünkü ortaya atılan her isim, dikkat çekiyor ve ilgi görüyor. Böyle olunca da herkes sosyal medyada bir isim ortaya atar hale geliyor. Bu bilgi kirliliği arasında insanların da doğal olarak kafası karışıyor. Öyle bir noktaya geldi ki bir gün önce ‘anlaşıldı’ şeklinde yazanlar bir gün sonra kendi haberlerini yalanlayabiliyorlar. Ve işin ilginci ortada belki de hiçbir şey yokken bu paylaşımlar ciddi anlamda etkileşim alıyor. Garip bir düzen.

Örneğin Antalyaspor’da… Ne gelenler eksik kalıyor, ne gidenler. Her gün bir isim yazılıp çiziliyor ama transfer tahtasının kapalı oluşunu ve ne zaman açılacağını kimse sorgulamıyor. Birisi ‘tahta açılmadığı için hoca gidiyor’ diyor, diğeri ‘transferde bombalar patlıyor’ yazıyor. Birisi ‘para bulunamıyor’ diyor diğeri Avrupa’ya gitmeye hazır olun’ paylaşımı yapıyor. Yani her kafadan farklı ses çıkıyor. Tabi böyle olunca da sosyal medyayı takip eden Antalyaspor taraftarları lunaparklardaki gondollara binmiş gibi bir ileri gidiyor bir geri…

Herkesin ‘gazeteci’ olduğu sosyal medyada aklımıza gelen her şeyi yazmak hem kulübe zarar verir hem de sosyal medyayı bilgi almak için kullanan insanlara…

Bu nedenle hayal satmaktan vazgeçmeliyiz.

O zaman ‘İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim’ diyen Robert Bosch’a bir selam çakalım… Biz de insanların güvenini kaybetmektense takipçi kaybetmeyi tercih edelim; çok daha iyi…