İki abi bir ölüm!...

Ahmet (Sarı)ağabeyle uzun yıllar birlikte çalıştık.
TRT, Türk Haberler Ajansı, Güneş, Anadolu Ajansı derken yollarımız Yeni Konya'da kesişti.
Bizim oralardan. Asla ovadan, Çumra Ürünlülü.
Yağmur yağmaya görsün, pencereyi açar gökyüzüne bağırırdı;
'Ürünlüye ürünlüye...' İki dönüm tarlasında kan buğday kah arpa...
Emniyet telsizlerine kulak kesildiğimiz zamanlar. Bir cep radyosundan haberi kovalar, gecenin yarısı medya dünyasına yeni girmiş ütü büyüklüğündeki telsizden anons geçerdi.
'Haber bir merkez haber iki...'
Trafik kazaları, cinayetler...
Omuza asmalı bir flaşı vardı. Gözü gibi baktığı fotoğraf makineleri.
Çok güzel haber fotoğrafı çeker. Çok iyi bir karanlık odacı. Ve çok iyi bir haber yazdırırdı!
Gittiği haberden döndükten sonra gençlerden birisi ona asistanlık yapar. O söyler çocuklar yazardı.
Erken emekliye ayırdı kendini. Belki de en güzelini yaptı.
Bizim gazetecilik mesleğinin dejenere olduğu yıllarda köşesine çekildi.
Bu günlerde mesleği dedelik....!
.....
Önceki gün sabah aradı.
Beraber çalışıyor olsak, haber var derdim.
Uzaklardan arıyordu ve hal hatır sormak için de çok erkendi.
'Kim öldü abi' diye açtım telefonu.
Ali abin....diye başladığında sözüne bedenimden kanımın çekildiğini hissettim.
....
Bu günlerde aramızda nedeni bilinmez bir soğukluk olsa da.
Ali(Yeğin) abinin babası Hikmet amcanın vefat ettiğini söyledi.
...
Şeker fabrikasından emekliydi Hikmet amca. Ufak tefek, sessiz , muhafazakar.
Bazen iyi insanlarda uzun yaşayabiliyormuş. 92 yaşındaydı...
....
Öğlen namazında n sonra defnedeceklermiş. Vaktim çok azdı Torosları aşmak ve salına omuz vermek mezarına bir kürek toprak atmak için.
.....
Orada olmalıydım, çünkü Hikmet amca Ali abinin babasıydı.
Ali Yeğin...
Ali Baba, Ali Abi.
Kardeş, arkadaş, dost, kol, kanat.
İyi gününde, kötü gününde . Hızır, melek....
....
Dedim ya son zamanlarda biraz kırgında olsak birbirimize, sarılıp başın sağolsun demeliydim.
Hiç söz etmedik görüşmediğimiz günlerden. Nedenini, niçinini sorgulamadık.
Daha birkaç gün berabermişiz gibi sarıldık.
...
Dede olmuş. Büyük oğlu Hikmetin oğlu.
Kucağıma aldım, senin ismin ne diye sordum;
'Ali' dedi.
Hikmetin oğlu Ali, Alinin oğlu Hikmet, Hikmetin oğlu Ali.
Yani, Ali Yeğin'in torunu.
'Biliyor musun, senin bu deden kral adam!..' dedim, o başını salladı.
...
Göz göze geldik.
Sayılı günler sonra Ramazan.
Bakarsın Haziran ayında bir akşam üstü Şölenden tahinli pide, Güllaç, Validesultan'dan sıcak somun alır birlikte orucumuzu açarız.
Sonra birlikte saf tutarız teravih namazında. ...Çayları içerken, neden ayrı düştüğümüzü konuşuruz. Belki de hiç konuşmadan otururuz eski günlerin hatrına...