Marka değeri…

Antalyaspor’da Cuma günü itibariyle yeni bir dönem başlamış oldu.

Kırmızı beyazlılarda son 10 yılda kaç tane genel kurul yaptık, kaç tane başkan değişti açıkçası hatırlayamıyorum.

Aslında bu istikrarsızlık da Antalyaspor için en büyük handikaplardan birisi gibi duruyor.

Çünkü kısa, orta ve uzun vadeli planlama yapabilmek için mutlaka istikrar olması gerekir.

Bu kadar sık yaşanan başkan ve yönetim değişikliği ise planlama getirmediği gibi ancak günü kurtarma projelerini beraberinde getirebilir.

Bugüne kadar da ne yazık ki sadece günü kurtarabildik.

Antalyaspor, bu kentin en büyük markası. Antalya demek Antalyaspor demektir. Futbolcunun, teknik ekibin alacakları olabilir. Bunlar çözülür. Ancak Antalyaspor’un çalışan personeline ve esnafa borcu olamaz, olmamalı.

Bu kabul edilemez.

Cuma günü genel kurul için Atilla Vehbi Konuk Tesisleri’ne gittim. Gördüklerim karşısında inanın üzüldüm.

Tesis içerisindeki otoparkın bulunduğu yeşil alanın çimleri bakımsızlıktan neredeyse bir insan boyunu bulmuş. Kimse ilgilenmemiş, bakmamış…

Bakımsızlık almış başını gitmiş.

Belki küçük bir ayrıntı gibi gelebilir ancak bu küçük ayrıntılar bizlere çok şey anlatıyor.

Nuri Şahin’in teknik direktörlük koltuğuna oturduğu gün yaptığı ilk çalışmayı hatırlayın.

Futbolcusundan, teknik ekibine, yönetiminden tesis personeline kadar herkesin aileleriyle birlikte bir araya geldiği etkinlik gerçekleştirmişti. İşte bu etkinlik birlik ve beraberliği sağlamıştı.

Tesiste çalışan personelin yüzü gülerse, futbolcunun da yüzü güler. Aynı kendi ailelerimizde olduğu gibi…

Bu nedenle başarının sırrı bana göre buradan geçiyor.

İlk olarak içeride birlik beraberlik sağlanmalı. Personel maaşını düzenli almalı, esnaf Antalyaspor’a iş yaparken paramı alabilir miyim acaba dişe düşünmemeli, tesislerde çalışan herkes işini düzgün yapmaya başlamalı.

İşte Antalyaspor’da bu ortam sağlandığı zaman, sponsor da gelir, destek de verilir.

Antalyaspor’un marka değeri, itibarı ne kadar yüksek olursa o kadar çok gelir sağlarsınız.

Ancak kimse kusura bakmasın, çimlerinin bile kesilmediği bir kulübe kimse sponsor da olmak istemez, maddi destek de vermek istemez.

Üzülerek söylemek gerekir ki son dönemde Antalyaspor markası ciddi anlamda zarar görmüş durumda.

Transfer dosyalarından tutun da, esnafa olan borçlara, personel alacaklarına kadar.

Yeni gelen yönetim kurulunun işi zor mu? Bana göre çok daha zor. Çünkü işleri sadece transfer dosyalarını temizlemek, transfer yapmak değil aynı zamanda Antalyaspor’un marka değerini de yükseltmek olacak. Rıza Perçin ve yönetimine önerim; futbolcuya, hocaya, personele, esnafa, kısacası Antalya’ya öncelikle güven verin. Tutamayacağınız sözleri lütfen söylemeyin ve Antalyaspor’un marka değerini yükseltin…