Nerede kalmıştık?

Kısa bir tatilin ardından mekana döndük şükür. Ama laf aramızda tatil benim doğama aykırı galiba. İki üç gün sonra sıkılıyor, alışkanlıklarımı stabil yaşamımı arıyorum. Ve de tatili geride bırakıp, ardıma bile bakmadan dön ters. Benimkisi 'dostlar alış verişte görsün' misali. Neyse, biz konumuza dönelim. Çarşı pazar yine karışmış öyle mi? Ağustos ayı enflasyonu, BDDK'nın aldığı kararlar, bireysel kredi faizlerinde yükselme, kredi kartına getirilen sınırlama falan derken.

***

Ve dahi TÜİK yine şaşırtmamış, bellediği gibi konuşmuş Ağustos enflasyonun açıklarken. Yıllık bazda enflasyon yüzde 47,83 olmuş. Eh olsun, demir attı bir kere. Aylık enflasyon yüzde 9 nokta küsur olmuş. Allah aşkına, bir ayda her ürünün fiyatı yüzde 9’mu arttı. Hijyen ürünlerinden tutun da temel gıda ürünleri, süt ürünleri ve dahi ilaç fiyatları yüzde 100'ün üzerinde artmadı mı? Yıllık, aylık enflasyon açıklamalarını bir yana bırakalım. Esas olan vatandaşın çarşıda pazarda, markette ödediği rakam. Kasabı saymıyoruz, o kapsama alanı dışı.

***

Yani cebrimizin gerçeği, seçim sonrası zam sağanağı devam ediyor nokta. Peki, zamlar devam ederken yerel seçimlere kadar enflasyonla ilgili bir çalışma olur mu size göre? Bence görünen o ki zamlara devam. Millet olarak en ağır psikolojik ve ekonomik bedeller ödüyoruz.

***

Bakınız Sağlık Bakanlığından bir çağrı var. Hani kamu hastanelerinden tedavi ve ameliyat için gün alamayan acil hastalar, özel hastanelere gitmek zorunda kalıyor ya. Özel hastane fiyatları da malum. Hal böyle olunca, mecbur kalan hasta ve hasta yakınları önce bankaya gidip, kredi çekmek zorunda. İşte Bakanlık burada devreye giriyor ve özel hastanelerdeki fahiş fiyat artışları için vatandaşın şikayet edebileceğini açıklıyor. Nereye: Sağlık Bakanlığı'na. İyi de kimi kime şikayet ediyorsun?

***

Diyanet tavsiye ediyor ve ‘sağlıklı beslenin' diyor. Vatandaş da 'bu bütçeyle nasıl sağlıklı besleneceğiz' diye soruyor. Keşke tavsiyenin ardından, önerilerini de sunsaydı Diyanet Başkanlığı!