Sagalassos’a giriş dersi  

Dünkü yazımızda Burdur Ağlasun’ndaki Sagalassos antik kentinin az dışına çıkıp, güneydeki Düzen Tepe, Zincirli Tepe ve İskender Tepesi’nde dolandık, az beri gelip Hadrian ve Antoninus Pius Tapınağı’nı gördük. Şimdi kente girme zamanı. Güney Kapı ve Erken Bizans dönemi sur duvarını göreceğiz. Bu bölgede Roma döneminden önce bir giriş kapısı yer alıyordu. Özgün kapının iki kulesi vardı. Kent büyüyüp, ana cadde yapıldığında bu kuleler temellerine kadar söküldü. MS 7. yüzyılın ortalarına gelindiğinde, Sagalassos küçüldü, yerleşim ve nüfus Hadrian-Antoninus Pius Tapınağı çevresine kaydı. Daha önce sökülen kuleler, civar yapılardan toplama taşlarla yeniden inşa edildi. Aralarına da ana caddeyi kapatacak şekilde duvar örüldü. Amaç, dağ tarafından gelecek saldırılara, özellikle Arap akınlarına karşı kenti korumaktı.

Tiberius’un süs kapıları

Güney Kapısı’ndan girip Sütunlu Cadde’ye adımımızı attık. İlk olarak Tiberius Kapısı’nın kalıntıları karşılıyor bizi. İmparator Tiberius zamanında (MS 14-37) Sütunlu Cadde yapıldığında, başına ve sonuna birer anıtsal kapı inşa edilir. Savunma amacı taşımayan, sadece kent mimarisi ve estetiğine, şehrin görkemine, zenginlik görüntüsüne katkı olsun diye yaptırılan iki kapıdan, kuzeydekine ait taşlar kazılarda bulundu. Korint başlıklı sütunlar üzerinde yer alan frizler, zengin meyve kabartmalarıyla bezelidir. Bu mimari süsleme İmparator Augustus’la birlikte başlayan uzun barış dönemini (Pax Romana) temsil eder. Sütunlu Cadde’den kapıya basamaklarla çıkılır. Caddenin güney başındaki anıtsal kapının önünde de merdiven vardır. Yani bu önemli caddeye tekerlekli araçlar, arabalar giremiyordu. Sadece yaya ve yük hayvanı trafiğine açıktı. Sagalassos’ta, yokuş ve merdivenler yüzünden, kağnı gibi tekerlekli araçlar değil, daha çok eşek ve katır gibi yük hayvanları kullanılmış olmalı. Anıtsal kapı, olasılıkla MS 500 civarında meydana gelen bir depremde yıkıldı. Basamaklar bu depremden sonra kabaca onarıldı. Hatta onarımda anıtsal kapıya ait taşların kullanıldığı görülüyor.

Sere serpe sütunlu cadde

300 metre uzunluğunda, 10 metre genişliğindeki meşhur Sütunlu Cadde’nin MS 1. yüzyılın ilk yarısında yapıldığı biliniyor. Sütunlu ve iki yanı dükkan sıralı, taş kaplı caddelerin, Anadolu’daki en erken örneklerinden olan güzergahın yapımı için iki tepe arasındaki derin çukur, binlerce metreküplük taş, kaya ve toprakla dolduruldu. Caddenin iki kenarı boyunca sütunlu galeri (portiko) uzanır. Üstü örtülü, 3.5 metre genişliğindeki bu sütunlu koridorların ardında dükkan, lokanta ve işlikler yer alır. Sagalassos’a gelenler, aşağıdan, İskender Tepesi’nin eteğinden dolaşıp bu caddenin güney kapısından kente giriyordu. Kentin bu ana caddesi, MS 6. yüzyıla kadar kullanıldı ve sürekli bakım gördü.

Kafayı bulanlar için yatak

Ve Sütunlu Cadde’nin açıldığı Aşağı Agora… Yukarı Agora’ya kıyasla daha fazla ticari özelliğe sahip bu meydan, İmparator Augustus döneminde (MÖ 27-MS 14) düzenlendi. Yani Roma iktidarının, hakimiyetinin kente girdiği, adımını attığı meydanıdır. Meydandaki onursal anıt ve heykel kaidelerinden bazıları doğu kenarında görülebilir. Agoranın doğusu boyunca bir sütun sırası ve bunun ardında bir seri dükkan yer alıyordu. Benzer bir sütun sırası agoranın batı kenarı boyunca da yapılır, ama ilk başta bu tarafta dükkan yoktur. Meydanın iki yanındaki üstü çatı ile kapalı bu sütun sıraları (portikolar) yayaları güneşten ve yağıştan korur. MS 120 civarında, agoranın kuzeydoğusu yeniden düzenlenir. Hadrian Çeşmesi ile İmparator Hamamı girişinin yer aldığı bir üst terasa çıkış için kavisli bir duvar ve merdiven inşa edilir. Duvarın üzerinde Sagalassos’un başlıca tanrılarının kabartmaları bulunur. Herakles ve Ares kabartmaları, hala yerinde duruyor. Diğer dört tanrının kabartmaları ise Burdur Müzesi’nde. MS 6. yüzyılın ortalarında Batı Portiko’nun içi küçük lokanta ve barlar yapmak üzere duvarlarla bölünür. Bu sırada Doğu Portiko’nun ardına ise büyük bir restoran kurulur. Restoranın içinde bar, mutfak, depo ve bir yatak odası bile var.