Siyasetin yeni çekim merkezi  

Türkiye İşçi Partisi Pazar günü Antalya adaylarını tanıttı. Salon yöneticilerinin söylediğine göre 6 bini aşkın katılımcı, izleyici vardı tanıtımda. Partinin İzmir 2. Bölge adayı İrfan Değirmenci de vardı etkinlikte. Barış Atay ve İrfan Değirmenci yoğun ilgi gördü, fotoğraf çektirmek, konuşmak, tanışmak, kendini anlatmak isteyenler etraflarında çember oluşturdu. Sadece yaşlı, engelli ve misafirlerin oturduğu, diğer herkesin ayakta izlediği etkinlik için bir tür ‘kapalı alan mitingi’ desek yanlış olmaz herhalde. Adayların da etkinlik boyunca ayakta olması, kitlenin karşısında dikilmesi TİP’in bir protokol partisi değil, eşitlikçi, organik, halkın kendi örgütlenmesine dayanan bir siyasi yapı olduğunu gösterdi. En azından bunun mesajını verdi. TİP’in programının, vaatlerinin kağıt üstünde kalmadığını, salona yansıdığını, hakim olduğunu, en ufak detayda bile kendini gösterdiğini söyleyebiliriz.

Gündemde TİP var

TİP’in Türkiye genelinde olduğu gibi Antalya’da da iyi bir hava yakaladığı ortada. Bu hava Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne yansıdı. Hatta dışarı taştı. Aday tanıtım toplantısına gelenler kadar, gelemeyenler de önemli. Etkinliğe katılanlar tamamen kendi kararları, kendi istekleri, kendi çabalarıyla geldi. ‘Gelemeyenler’ derken işi gücü olduğu için katılamayanların yanı sıra, fotoğrafta görünmekten çekinenleri kastediyorum. Salonda bulunanlar aslında gerçek kitlenin bir izdüşümü. TİP’in etkinliğinin Antalya’nın sol, sosyalist, demokrat, sosyal demokrat kitlesinin Pazar günkü gündemi olduğu açık. Bununla sınırlı olmadığı da hissediliyor, gözlemleniyor. Dost sohbetlerinin, siyaset masalarının gündeminde artık TİP var. 2018 seçimlerinde yoktu; daha doğrusu belli bir çevresi, kitlesi olan, tırnak içinde ‘küçük’ bir partiydi TİP. Bu seçimlerde ise listesi merak edilen, tv ekranlarına yansıyan, neredeyse bütün gazetelerde haber yapılan bir parti haline geldi. Yani artık TİP diye bir parti var ve önümüzdeki siyasi süreci belirleyecek, etkili olacak, halkın gündemini meclise taşıyacak.

Fırsatçılık değil, ideolojik tercih

Tabii TİP bu yükselişle birlikte birçok tartışmanın da odağı haline geldi. Öncelikli tartışma ise TİP’in CHP ve HDP seçmeninden oy alacağı, alacağı oyları da barajı aşamayarak heba edeceği, bu durumun ise günün sonunda iktidar bloğunun işine yaracağı yönünde. Hiçbir siyasi parti yoktan seçmen var edemez. Taştan seçmen oyacak ya da fabrika kurup seçmen üretecek hali yok kimsenin. Bütün partiler ihtiyaçtan türer. İcatlar da öyledir, teknoloji de öyledir, felsefe, matematik, yazı, edebiyat, her şey ama her şey öyledir zaten. TİP de ihtiyaçtan ortaya çıkmış, halkın gerçek gündemini konuşmayan, meclise taşımayan, emeği, emekçiyi temsil etmeyen partilere karşı ve rağmen kurulmuş bir partidir. HDP ve sosyalist bloğun partileri bu önermenin dışında. Bu yükselişi onlar açısından çok başka açılarla değerlendirmek gerekecek. Biz TİP’i bir çekim merkezi haline getiren ihtiyaçlara bakalım. Geniş bir seçmen kitlesinin TİP’e yönelmesi diğer partilerde yaşanan liste krizlerine bağlı bir olgu değil. Bu zaten başlamıştı ve genişleyerek geliyordu. Liste tepkileri işin tuzu biberi oldu sadece. Kalıcı olmayan ya da sandığa nasıl yansıyacağı belirsiz bir tepki bu. Bunun üzerine siyaset inşa etmek bir fırsatçılıktan öteye gitmez. Fırsatçılık da ideolojisi, duruşu, toplumsal derdi olmayan partilerin işidir ancak. TİP böyle bir parti değil.

Pazar günkü toplantıya katılan kitlede gördüğüm CHP’li sayısı çok çok azdı. TİP kendi öz gücünü, organik kitlesini gördü. 6 bin katılımlı bir toplantı ciddi bir siyasi güçtür. Kimse burun kıvırmaya filan kalkmasın yani. Demek ki geniş bir kitlenin dili, dünyası, talepleri yakalanmış ve siyaset sahnesine taşınmış. Karşılıklı bir güven oluşmuş. Bu güven de genişliyor. Böyle bir denklem içinde seçmenin tercihi sizce ne olur?..