EKONOMİ

Sorun asgari ücret değil gelir adaletsizliği

Türkiye’deki gelir adaletsizliğine dikkat çeken Akdeniz Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şükrü Erdem, “Ekonominin düzelmesi, pahalılığın azalması, alım gücünün artması ve vatandaşın nefes alabilmesi için en önemli ve ilk adım, gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmaktır” dedi

Asgari ücret için tespit günleri yaklaşırken işçisinden işverenine kadar herkes yeni asgari ücretin ne kadar olacağına odaklanmış durumda. Gözler asgari ücrete çevrilmişken Antalya’dan gelir adaletsizliği ile alakalı dikkat çeken yorumlar geldi. Gelir dağılımındaki bozukluğun sürmesi, büyümenin çarpık ve sağlıksız şekilde devam etmesine neden olurken; bu durum, geniş kesimlerin temel ihtiyaçlarını karşılayamamasına ve küçük bir azınlığın ise yüksek gelirlerle rahat bir yaşam sürmesine yol açtı. Öte yandan Türkiye’de çalışanların çok yüksek bir kesimi asgari ücretle ya da asgari ücrete komşu maaşlar işle çalışmak zorunda kalıyor.

NEFES ALABİLMEK İÇİN DAĞILIM DENGELENMELİ
“Gelir adaletsizliği sebebiyle toplumun büyük bir bölümü temel ihtiyaçlarını karşılayamazken, gelirleri çok yüksek olan küçük bir kesim mal ve hizmetlere kolayca ulaşabiliyor” diyen Doç. Dr. Mehmet Şükrü Erdem, “Bu kesimin oluşturduğu talep nedeniyle piyasa fiyatları düşmüyor. Bu da insanların daha da yoksullaşmasına yol açıyor. Yoksullaştıkça da gelir adaletsizliği makası daha da açılıyor. Bu açıdan bakıldığında, gelir dağılımının adil hâle getirilmesi çok kritik bir konudur. Ekonominin düzelmesi, pahalılığın azalması, alım gücünün artması ve vatandaşın nefes alabilmesi için en önemli ve ilk adım, gelir adaletsizliğini ortadan kaldırmaktır” diye konuştu.

GELİR ADALETSİZLİĞİ NEDENİYLE SORUNLAR ÇÖZÜLEMİYOR
Akdeniz Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Şükrü Erdem, gelir adaletsizliğinin sağlıksız büyümeye neden olmasının yanı sıra, ekonomik problemlerin çözülmesini de engellediğini belirtti. “Türkiye’nin en büyük sorunu ekonomi, ekonominin en büyük sorunu da gelir adaletsizliği” diyen Erdem, “Ekonomi politikalarının işe yaramamasının nedeni de bu. Çünkü ithalat ve tüketim, toplumun üst kesiminde bulunanlar sayesinde devam ediyor. Diğer yandan da verimsiz yapı sürüyor. Geliri yüksek olan bu kesimin harcamaları devam ettiği için, hükümet politikalarına yön verecek bir halk baskısı da oluşmuyor. Tüm bu ekonomik sorunların temelinde işte bu dengesizlik yatıyor. Asıl sorunları tartışıp bu doğrultuda çözümler geliştirmek gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Önceki Genel Başkanı Mehmet Balık da asgari ücretin belirlenmesinde yalnızca rakamsal artışların değil; asgari ücretli oranı, bölgesel dağılım ve uluslararası karşılaştırma standartları gibi verilerin de dikkate alınması gerektiğine vurgu yaparken gelir adaletsizliğine de dikkat çekti.

YARIDAN FAZLASI ASGARİ ÜCRETLİ
“Türkiye’de asgari ücretlilerin durumu, Avrupa ve OECD ülkeleriyle karşılaştırılınca krizin boyutu daha açık görülüyor” diyen Balık, “Türkiye’de çalışanların ücret dağılımına ilişkin yapılan analizler, ülkemizdeki gelir adaletsizliğinin geldiği noktayı uluslararası düzeyde gözler önüne sermektedir. Son veriler, Türkiye’deki asgari ücretli çalışan sayısının Avrupa Birliği’ndeki 20 ülkenin toplam asgari ücretli çalışan sayısını geride bıraktığını ortaya koymaktadır. Bu durum, Türkiye’de asgari ücretin ‘taban ücret’ olma niteliğini yitirdiğini ve fiilen ortalama ücret seviyesine dönüştüğünü göstermektedir. Türkiye’de çalışanların yaklaşık yarısı asgari ücret veya hemen üzerinde gelir elde etmektedir. Çeşitli sendikaların sahadan elde ettiği verilere göre asgari ücret civarında çalışan oranının %50–57 bandına çıktığı tahmin edilmektedir. Bu oran, Türkiye’nin Avrupa karşılaştırmalarında en üst sıraya yerleşmesine neden olmaktadır” dedi.

FARK ÇOK FAZLA
Türkiye’deki asgari ücretli oranı ile Avrupa ülkelerinde bulunan ülkenin asgari ücretle çalışan kişi sayısının oranlarını da paylaşan Mehmet Balık, aradaki farka dikkat çekti. Mehmet Balık, “Eurostat’ın son ücret verilerine göre AB’de düşük ücretli oranı %14,7 seviyesindedir. Asgari ücret veya asgari ücrete yakın seviyede çalışan oranı birçok ülkede oldukça düşüktür. Öyle ki asgari ücretli çalışan oranı Çekya’da %2,6, Bulgaristan’da %13,0, Romanya’da %23,9 ve Yunanistan’da %21,7. Avrupa genelinde birçok ülkede asgari ücret sadece işe başlangıç seviyesi olarak değerlendirilmekte; toplam çalışanların %3–5’i bu ücret düzeyindedir. Türkiye ise bu rakamları katlayarak çok daha yüksek bir oranda asgari ücretli çalışana sahiptir. Bu tablo, Türkiye’yi Avrupa’nın ‘asgari ücrete en bağımlı ekonomisi’ konumuna getirmektedir” diye konuştu.



OECD ülkeleriyle de bir karşılaştırma yapan Balık, “OECD’nin 2023 İstihdam Raporu’nda yer alan verilere göre: Fransa: Çalışanların %11’i asgari ücret civarındayken bu oran Almanya’da %8,4, ABD’de %6 ve İngiltere’de %7’den azdır. Bu karşılaştırmalar, Türkiye’deki asgari ücretli oranının OECD ülkeleri ortalamasının kat kat üzerinde olduğunu ortaya koymaktadır” ifadelerine yer verdi.

BÖLGESEL DAĞILIM VURGUSU
Mehmet Balık, “Türkiye’de asgari ücretin geniş bir çalışan kitlesinin ana gelir kaynağına dönüşmesi; ekonomik büyümenin çalışanlara yansımadığını, ücret dağılımının bozulduğunu ve gelir adaletsizliğinin yapısal bir sorun hâline geldiğini göstermektedir. Gelir adaletinin yokluğu yalnızca ekonomik bir problem değil, aynı zamanda toplumsal huzur ve sosyal barış açısından da ciddi bir risk taşımaktadır. Asgari ücret, insanca yaşamı güvence altına alacak seviyeye çekilmelidir. Ücret politikaları belirlenirken yalnızca rakamsal artışlar değil; asgari ücretli oranı, bölgesel dağılım ve uluslararası karşılaştırma standartları dikkate alınmalıdır. Ücret adaletini sağlayacak, çalışanların refah payını yükseltecek yapısal düzenlemeler hayata geçirilmelidir” diye konuşarak sözlerini sonlandırdı.