Ulusal Süt Konseyi, çiğ inek sütü tavsiye satış fiyatının 1 Eylül 2025 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, üreticinin eline litre başına net 19.60 lira geçecek şekilde belirlendiğini açıkladı. Yüzde 3,6 yağ ve yüzde 3,2 protein içeriğine sahip çiğ inek sütü tavsiye satış fiyatının, 1 Eylül 2025’ten itibaren geçerli olmak üzere üreticinin eline litre başına net 19,60 lira (çiğ süt desteği hariç) geçecek şekilde belirlendiği bildirildi.
Açıklamada, “Soğutma, nakliye ve diğer cari giderler üretici tarafından karşılandığı takdirde bu giderler üreticiye ilave olarak ödenecektir. Baz alınan yağ ve protein oranlarındaki her bir dizyem (0,1’lik değişim) için artı/eksi 29 kuruş fark uygulanacaktır” ifadelerine yer verildi.
“TALEP ARTMASINA RAĞMEN ÜRETİCİ MEMNUN DEĞİL”
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan ATB Meclis Üyesi Hüseyin Simav, açıklanan süt fiyatının hâlâ maliyetin çok altında olduğunu vurguladı. Simav, talep artmasına rağmen üreticinin süt satışından memnun olmadığını belirterek şunları söyledi: “Daha önce talep azlığından şikâyet eden süt üreticisi, şimdi talep yoğunluğuna rağmen yine fiyattan şikâyetçi. Sanayicinin süte ihtiyacı var ancak Ulusal Süt Konseyi’nin belirlediği fiyatın üzerine çıkmak istemiyor. İhtiyaç olsa bile bu fiyatın üzerinde süt almıyorlar. Zaman zaman büyük işletmeler ya da bölgesel koşullara bağlı olarak USK’nın verdiği fiyatın biraz üzerinde alım yapanlar oluyor ancak bunlar çok nadir.”
“MALİYET 22–23 LİRA BANDINDA”
Süt fiyatının 19,60 lira olarak belirlenmesine rağmen maliyetin bunun üzerinde olduğunu ifade eden Simav, “Süt maliyeti hâlâ 22–23 lira bandında. Nitekim Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD), geçtiğimiz aylarda yayımladığı raporda sıcak çiğ sütün 1 litre maliyetini 23,09 TL olarak açıkladı” dedi.
“SÜT ANA BESİN MADDESİ OLARAK GÖRÜLMELİ”
Sözlerini değerlendirmeyle sürdüren Simav, sütün stratejik bir ürün olduğuna dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: “Paketlenmiş sütü paketlenmiş su gibi görürsek süt sıkıntısı devam eder. Ancak sütü diğer gıda maddeleri gibi ana besin maddesi olarak değerlendirirsek ne süt sıkıntısı çekeriz ne de kırmızı et sıkıntısı yaşarız. Süt ve kırmızı et birbirine bağlı iki sektördür. Canlı hayvan sıkıntısı çekmezsek ithalat da yapmayız. İthalat olmayınca döviz ülkemizde kalır. Bu zincirin başında süte gerekli önemin, gerekli fiyatın ve değerin verilmesi gerekiyor.”