Mezarlar kenti Termessos... Büyük İskender’e geçit vermeyen, teslim olmayan, boyun eğmeyen kent. Pisidia halkı Solymlerin ülkesi. Solymler bir Anadolu halkı. Termessos’un önündeki Güllük Dağı’nın adı da Solymeus’tu antik çağlarda. Helenistik çağ Zeus’u getirdi bu topraklara; yerel halk kendi tanrıları Solymeus’u Zeus’a ekleyip Zeus Solymeus diye taptı ona. Dağın ve kayaların tanrısı Zeus Solymeus. Bir de kaynak ve suların tanrıçası Artemis var. Termessos’ta Zeus ve Artemis cemaatleri arasında sürekli bir rekabet yaşandı. Kentte iki Artemis tapınağı biliniyor. Zeus Solymeus Tapınağı için de çeşitli öneriler var. En çok kabul gören öneriye göre tapınak, kent merkezindeki bouletarion/odeon yapısının tam arkasında yer alıyor.
Alketas için anıt mezar
Antik çağ tarihçisi Arrianos, kenti kuşatan başa çıkılamaz doğal engellerden dolayı Termessos’un küçük bir birlikle bile savunulabileceğini belirtir. İskender bu yüzden Termessos’a giremedi fakat ölümünden sonra generalleri arasında başlayan savaşlarda bir kez daha tarih sahnesine çıktı bu yalçın kent. İskender’in generallerinden Antigonos Monophtalmos (Tek Gözlü), MS 319’da kendisini Küçük Asya’nın hükümdarı ilan etti. Karşısında ise Alketas vardı. Antigonos Monophtalmos’u yenemeyen Alketas ve arkadaşları Termessos’a sığındı. Sonrası trajik bir öyküdür. Üç gün boyunca Alketas’ın ölüsüne her türlü eziyeti yapan Antigonos, cesedi gömmeden bırakarak Pisidia’dan ayrıldı. Alketas’ı çok seven Termessoslu gençler ise ona bir anıt mezar yaptırıp görkemli bir törenle defnetti. Termessos’un sembollerinden olan Alketas Mezarı benzeri olmayan bir kaya anıtıdır.
Seydikemer’de uydu kent
Termessos’un uydu kentleri de vardı. Konyaaltı’nda Trebenna ve Neapolis ile Döşemealtı’ndaki Andyros-Eudokias kentleri biliniyor. Bu uydu kentler, Termessos’un hem askeri hem de ekonomik gücünün göstergesidir. Termessos’un, kilometrelerce uzakta, bugünkü Muğla’nın Seydikemer ilçesinde de bir kolonisi vardı. Termessos Minor diye anılan bu yerleşim yüzünden, başta İsinda halkı olmak üzere Likya kentleriyle girişilen savaşlar kaynaklarda anlatılıyor. Termessos ile Selge arasındaki sonu gelmez savaşlar da biliniyor. Selge’ye karşı Termessos’a destek veren Bergama Kralı II Attalos, bu dostluk anısına kentte 2 katlı bir stoa inşa ettirdi. Bu Attalos aynı zamanda Antalya kentinin de kurucusu olarak bilinir. Kaleiçi’nde kurulan Attalos’un kenti Attaleia diye anılıyordu. Antalya’nın ismi buradan geliyor. Antalya Kaleiçi’nde muhtemelen bu kentten önce de bir yerleşim vardı ama üstündeki kesintisiz yerleşim, sürekli iskan ve sistemli kazılar yapılamaması nedeniyle bu konuda bilgilerimiz sınırlı.
Mezarlar şehri Termessos
Kente ana yoldan sarp bir yolla ulaşılır. MÖ 2. yüzyılda yapılan Kral Caddesi, şehrin duvarlarının yanından geçerek kent merkezine kadar uzanır. Termessos kent merkezi, iç duvarların az ilerisindeki düz arazide yer alır. Antik dönemin üniversitesi olan Hamam-Gymnasion kompleksinden Sütunlu Cadde’ye, oradan da agora, II. Attalos ve Osbaras stoalarına ulaşılır. Agoranın kuzeybatısında 5 bölmeli büyük sarnıç, doğusunda da tiyatro yer alır. Pamphylia ovasına ve Güllük Dağı’na bakan tiyatro, Termessos’un en göz alıcı ve bilinen yapısıdır. Helenistik geçmişini koruyan 4-5 bin kişilik tiyatronun sahne binası MS 2. yüzyıl özellikleri taşır. Tiyatronun yaklaşık 100 metre ilerisinde bouletarion (meclis binası) ya da odeon (konser salonu) vardır. Termessos’ta değişik büyüklükte 7 tapınak vardır. Bunlardan 4 tanesi bouleterion/odeon binasının yanında, kutsal olduğu tahmin edilen alanda bulundu. Bunlardan biri odeonun tam arkasında yer alan Zeus Solymeus, diğeri ise odeonun bitişiğinde uzanan Küçük Artemis Tapınağı’dır. Kentin güneyi, batısı ve kuzeyinde kayaya oyulmuş mezarlar vardır. Termessos’u neredeyse çepeçevre kuşatan lahitler ise kentin ana karakteristiğidir. Bilim insanları tarafından 10 bölgeye ayrılan nekropolde binlerce lahit yer alır.