Türk haftası

Uzun zamandır futbolda Avrupa maçlarında bu kadar sevinmemiştik.

Hatta sevinmeyi özlemiştik desek belki de daha doğru bir ifade olur.

Kendi içimizdeki içi çekişmeler ve gerginliklerin Avrupa maçlarına yansıdığını defalarca söylemiştik.

Kendi gerginliklerimiz yüzünden Avrupa maçlarında doğru konsantrasyonu sağlayamıyoruz.

Bu gerginliklerden biraz uzaklaşınca ise takımlarımızın Avrupa’da neler yapabileceğini net olarak görebiliyoruz.

İşte bu hafta da aynen bu oldu.

İlk olarak Şampiyonlar Ligi’ndeki temsilcimiz Galatasaray, İngiltere şampiyonu ve Devler Ligi’nin en büyük favorisi olan Liverpool’u mağlup etmeyi başardı.

Ve ilk dakikasından son dakikasına kadar muhteşem bir oyun ile…

Karşıdaki takım dünyanın en güçlülerinden olsa da, çok önemli oyuncuları takıma dahil etmiş olsa da, transfer döneminin şampiyonu olsa da İstanbul’da bunların hiçbirisinin bir öneminin olmadığını gördük.

Diğer taraftan Avrupa Ligi temsilcimiz Fenerbahçe’nin Fransa’nın önemli kulüplerinden olan Nice’i mağlup etmesi de bir o kadar önemlidir.

Fenerbahçe bunca karışıklığa rağmen iyi bir oyunla sonuca gitmeyi başardı.

Ve ligin 2. haftasında galip gelerek kendisine önemli de bir hedef koydu ve ilk hafta Zagrep’te oynanan maçı telafi etti.

Gece ise yüzümüz bu kez de Samsunspor ile güldü.

Samsunspor da zor bir deplasmandan galibiyet ile dönerek Konferans Ligi’ne 3 puan ile başladı.

Yani Avrupa’daki 3 takımımızın da haftayı galibiyet ile ayrılması ülke puanı anlamında son derece önemliydi.

İçerde gerginlik olmadığı zaman Avrupa’da başarılı olabiliyoruz.

Hatta takımlarımızın Avrupa’daki başarısı belki de diğer takımlarımızı daha da motive ediyor.

Umarım ilerleyen haftalar bu böyle devam eder.

Çünkü bizim takımlarımız Avrupa’da başarı yakalayan takımlardan çok daha kaliteli.

Yeter ki hedefi büyük belirleyelim. Gerisi gelir…