Son yıllarda yapay zekayla dertleşme ve düşünce paylaşma eğiliminin arttığına dikkat çekilirken, bu durumun yoğun yaşam temposu, yalnızlık ve anlaşılma ihtiyacından kaynaklandığı, yapay zekanın kısa vadede rahatlatıcı bir etki yaratabildiği ancak gerçek insan ilişkileri ve profesyonel psikolojik desteğin yerini tutamayacağı vurgulandı.
Yıldız, insanların temel olarak anlaşılmak ve dinlenmek istediğini vurgulayarak, yoğun yaşam temposu, yalnızlık, yargılanma korkusu ve çevrede güvenilir birini bulamama gibi etkenlerin bireyleri alternatif arayışlara yönelttiğini belirtti. Yapay zekanın her an ulaşılabilir olması, sabırla dinlemesi ve eleştirmeden yanıt vermesinin kişilerde güvenli bir alan hissi oluşturabildiğini ifade etti.
‘KISA VADEDE RAHATLATICI BİR ETKİSİ OLABİLİR’
Yapay zeka ile yapılan konuşmaların psikolojik etkilerine değinen Yıldız, bu tür etkileşimlerin bazı durumlarda bireyin duygularını düzenlemesine yardımcı olabildiğini söyledi. Yıldız, “İnsan yazdıkça düşüncelerini daha düzenli hale getirir, yaşadığı sorunlara dışarıdan bakma imkânı bulur. Bu süreç, kişinin zihinsel yükünü hafifletebilir. Yapay zeka bu noktada bir defter, bir günlük ya da yargılamayan bir dinleyici gibi işlev görebilir. Özellikle kısa vadede stresin azalmasına, kişinin kendini daha sakin ve iyi hissetmesine katkı sağlayabilir” ifadelerini kullandı.
‘YAPAY ZEKA, GERÇEK İNSAN İLİŞKİLERİNİN YERİNİ TUTAMAZ’
Ancak bu noktada önemli bir sınır bulunduğunu vurgulayan Yıldız, “Yapay zekanın gerçek bir duygusu, empati kapasitesi ve yaşanmış deneyimleri yoktur. Verdiği yanıtlar ne kadar anlayışlı ve destekleyici görünse de bunlar hesaplanmış, programlanmış tepkilerdir. Eğer kişi zamanla gerçek insanlarla kurduğu ilişkileri geri plana atıp yalnızca yapay zeka ile bağ kurmaya başlarsa, bu durum sosyal izolasyonu artırabilir. Oysa psikolojik iyileşme ve duygusal güçlenme çoğu zaman gerçek bir insanla kurulan ilişki içinde gerçekleşir” dedi.
‘CİDDİ PSİKOLOJİK SORUNLARDA UZMAN DESTEĞİ ERTELENMEMELİ’
Yapay zekanın profesyonel yardımın yerini tutamayacağına dikkat çeken Yıldız, “Kaygı bozukluğu, depresyon, travma ve benzeri psikolojik sorunlar mutlaka alanında uzman kişiler tarafından ele alınmalıdır. Yapay zeka yol gösterici olabilir, farkındalık kazandırabilir; ancak tanı koyamaz, terapi uygulayamaz ve sorumluluk alamaz. Bu nedenle ‘iyi geliyor’ düşüncesiyle profesyonel destek arayışını ertelemek, uzun vadede kişinin sorunlarının derinleşmesine yol açabilir” diye konuştu.
‘DESTEKLEYİCİ BİR ARAÇ OLARAK GÖRÜLMELİ’
Doğru kullanıldığında yapay zekanın faydalı olabileceğini de dile getiren Yıldız, “İnsan kendini tanımak, duygularını ifade etmek ve farklı bakış açıları kazanmak için yapay zekayı bir araç olarak kullanabilir. Tıpkı kitap okumak ya da günlük tutmak gibi… Ancak onu hayatın merkezine koymadan, destekleyici bir unsur olarak değerlendirmek en sağlıklı yaklaşımdır” ifadelerini kullandı.
İnsanların yapay zeka ile dertleşmesini çağımızın doğal bir sonucu olarak değerlendiren Yıldız, bu durumun bireylerin daha fazla anlaşılmaya, dinlenmeye ve güvenli alanlara ihtiyaç duyduğunu gösterdiğini belirterek, “Yapay zeka bu ihtiyaca kısmen yanıt verebilir ancak gerçek insan ilişkilerinin ve profesyonel psikolojik desteğin yerini tutamaz. En sağlıklı yol, teknolojiyi hayatımızı zenginleştiren bir araç olarak görmek ve insani bağları korumaya devam etmektir” değerlendirmesinde bulundu.