Yenilenme vakti

Hayatımız sürekli bir döngü içinde ilerlerken zaman zaman monotonluğa kapılabilir ve yaratıcılığımızı kaybedebiliriz. Bazen klavyenin başında boş boş durduğumu, fotoğraf makinesinin vizöründen bile bakamadığımı bilirim. İşte tam da bu noktada kendimizi yenilemenin ve yaratıcılığımızı tetiklemenin vakti geldi demek. Biraz yenilenmenin ve gerekirse küllerimizden doğmanın tam zamanı!

Peki nasıl yapacağız yaratıcılığı geri çağırmayı? Öncelikle her gün yeni şeyler keşfetmek için merak duygumuzu canlı tutmalıyız. Yeni konular, sanat eserleri, kitaplar ve insanlarla ilgilenerek, sınırlarımızı zorlayabilir ve yaratıcılığımızı besleyebiliriz. Günlük rutinlerimize ufak yaratıcı dokunuşlar eklemek, zihnimizi açabilir. Mesela sabahları resim yapmak veya yoga yapmak gibi... Ya da belki kısa bir yürüyüş... Doğada vakit geçirmek, ruhumuzu besler ve yaratıcılığımızı tetikleyebilir.

Müzik, film, sanat galerileri ve sergiler gibi yaratıcı ilham kaynaklarından faydalanmak yeni fikirlerin ortaya çıkmasına yardımcı olabilir. Bazen filmin ne olduğuna bakmadan bir sinema bileti almak, o havayı solumak bile yeni keşiflere neden olabilir. Belki klişe gelebilir ama zihnimizi sakinleştiren meditasyon ve yoga, düşündüğünüzden çok daha fazla yardımcı olabilir, iç dünyamıza yolculuk yapmamızı sağlar ve yaratıcılığımızı derinlemesine keşfetmemize yardımcı olabilir.

Ama gerçekten yaratıcılığımız için hayallerimizin peşinde koşabilmek için bence en büyük ihtiyaç risk alabilmek. Rutinlerimizden, konfor alanımızdan çıkıp yeni fikirlerin yeni hayatların kapısını aralayabilmeliyiz. Vakti gelince tabii...

Yaratıcılık insan doğasında var ve onu canlı tutmak bizim elimizde. Bazen çok zor olabiliyor biliyorum. Fakat her zaman kendinizi yenilemeye ve yaratıcılığınızı tetiklemeye cesaret edin. Renkli ve yeni fikirlerle dolu bir yolculuğa çıkmak sadece bize bağlı!