Yoksulluk!

Kimsenin gelirinde gözümüz yok ama en yüksek gelir ile en az gelir arasında büyük bir uçurum varsa, alttakinin gelirini yukarı taşımak devletin ve işverenin ortak politikası olmalı. Geçen gün radyoda bir haber dinledim. 30 yıl önce CEO’ların (En tepedeki yönetici) yıllık geliri ile aynı yerde ortalama ücret alan beyaz yakalı çalışanın yıllık geliri arasında 5/6 kat fark varken, son yıllarda bu fark 60 kata çıkmış!

2023 yılında Elon Musk’un kaptığı dünyanın en zengin CEO’ları rakamlarına göre küresel gelirin yüzde 52’sini en zengin yüzde 10 alırken, en yoksul yüzde 50’lik grup gelirin sadece yüzde 8-8,5’uğunu alabiliyor.

En zengin yüzde10 içindeki bir kişi yıllık 122,100 dolar gelire sahip olabilirken, en yoksul yarı nüfus için bu ortalama 3.920 dolar civarındadır bulunuyor.

Türkiye’de gelirin en zengin yüzde 20'sinin toplam gelirden aldığı pay, 2023’te yüzde 49,8 oldu. Aynı dönemde en fakir yüzde 20'lik kesimin toplam gelir içindeki payı ise yüzde 5,9 olarak gerçekleşti.

Dünyada en zenginle en yoksul arasındaki gelir uçurumu giderek büyüyor. Bir yanda serveti milyar dolarlarla ölçülen insanlar, diğer yanda günlük geçimini sağlamak için mücadele eden milyonlar.

Türkiye’de de manzara farklı değil. Peki, bu tabloyu değiştirmek, yoksulun gelirini artırmak için ne yapmak gerekiyor?

50 yılı aşan ekonomi muhabirliği ve yazarlığımla hiç de mütevazı olmayacağım ekonomi konusunda şu tedbirlerin alınması ile Türkiye’nin kalkınmış ve saygın bir ülke olabileceğini yıllardır hep savundum;

Bir arpa boyu yol alınmış değil.

Neden mi?

-Yoksulluğu kırmanın en kalıcı yolu eğitimden geçiyor. Nitelikli eğitim, çocuk işçiliğinin önüne geçmek, mesleki kurslarla gençlere çağın becerilerini kazandırmak şart. Kadınların eğitim yoluyla işgücüne katılımı da hane halkı gelirini artıracak en önemli faktörlerden biri.

Asgari ücretin insanca yaşamaya yetecek seviyede olması, işçi haklarının korunması ve kayıt dışı istihdamın önlenmesi, doğrudan gelir artırıcı adımlar. Sendikaların güçlenmesi, işçinin pazarlık gücünü yükseltecek ve emeğin karşılığını daha adil kılacaktır.

Eğitim yaz boz tahtası, sendikacılık sarardı!

-Zenginle yoksul arasındaki farkı kapatmanın yollarından biri vergi politikaları. Artan oranlı vergi sistemiyle yüksek gelir grupları daha fazla katkı yapmalı, devlet bu kaynakları eğitim, sağlık ve sosyal destekler için kullanmalı. Yalnızca tüketimi değil, üretimi destekleyen yardımlar (mikro krediler, tarım hibeleri) yoksulun kendi ayakları üzerinde durmasını sağlar.

Küçük işletmelerin ve kooperatiflerin desteklenmesi, özellikle tarımda ve hizmet sektöründe yoksullara doğrudan gelir kapısı açar. Yoksulun üretime katılması, sadece yardım alan değil, kendi emeğiyle kazanan bireyler yaratır.

Vergide elini veren kolunu alamıyor.

Kayıt dışı ekonomi önlenemiyor.

-Yoksulluğu azaltmak yalnızca sosyal yardımla olmaz; kalıcı çözüm, insana yatırım yapmaktan, eğitimden, adil iş imkanları yaratmaktan geçiyor. Çünkü yoksulun gelirini artırmak, sadece yoksullar için değil, toplumun tümü için daha adil, daha huzurlu ve daha üretken bir gelecek demektir.

Yoksulluğu kader olmaktan bir an evvel çıkarmamız gerekiyor.