Yarın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. 65 yıl önce patronlara karşı çıkan gazetecilerin zaferiydi. Geniş haklar istediler. Bu mücadele sonuçlarını verdi ve geniş haklarla donatıldı gazeteciler. Sarı basın kartı ve 212 sayılı yasa! Devlet olanakları indirimli. Uçak, tren, otobüs, PTT. İtibar, kredi sonsuz! 12 ay çalışıp 3 ay yıpranma ve sendikal haklar alındı. Özel teşebbüs yayın organları gibi devletin yayın organları TRT ve AA da sendikaya kavuştu.

Ah o yıllar! Gazeteci dedin mi Vali kapıda karşılardı. Gazetecinin açamayacağı kapı yoktu.

10 Ocaklar eskiden bayramdı! Sonucunda, geçen 63 yılda bu hakların hepsi geri alındı. Ve giderek hepsi sıfırlandı. Sarı basın kartımız da Turkuaz oldu! Türk Mavisi.

Oysa her iktidarın vazgeçemediği bir şey vardı; Basını aba altından sopa göstererek susturmak. İşlerine gelmeyen şeyler yazan basına baskı ve zulüm vardı, bugün de.

Hatta daha da fazlası. Gücü seven, paraya tapanlar vardı.

Kimi gazeteci yandaş oldu.

Kimi gazeteci çanta taşıyıcı.

Kimileri de palto tutucu!

Kimileri iktidarın dümenine su taşıdı.

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovdular.

Yandaş olmayanı meslekten dışladılar.

Gazeteci olunmaz, gazeteci doğulur dediler.

Gazeteci doğanlar da onu besleyenler gibi oldu.

Yaşı benden büyük olanların affına sığınıyorum.

Mütevazı olmayacağım. 2024, meslekte 50’nci yılım.

1974 yılından bu yana İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) üyesi ve 2001 yılından bu yana da Basın Şeref Divanı üyesiyim. Her 10 Ocak’ta dinlerim; ‘Basın özgürdür!’

Her iktidar kendi zenginini yarattığı gibi kendi medyasını kurdu, korudu ve kolladı.

Bu yalnız bu dönem olmadı, sağdan, soldan, merkezden, her iktidar ve her dönemde bunları yaşadık, gördük. Özeleştiri yaparsak, biz kendimiz ettik, kendimiz bulduk.

Bir güzel güne, bir bayrama sahip çıkamadık.

Bize verilen onura sahip çıkamadık.

Onurlu gazeteciler yok mu peki.

Olmaz mı, var tabii.

Kurtuluş Savaşı’nda İzmir’den Antalya’ya matbaa taşıyan ve Antalya’nın ilk yerel gazetesini kuran Haydar Rüştü Öktem, Antalyalı gazeteci ve yazarlar Mehmet Emin Adıson, Kantarağasızade Ömer Selahattin ve diğerlerini saygı ve rahmetle anıyorum.

***

24 yıldır Şeref Divanı Üyesi olmaktan gurur duyduğum İzmir Gazeteciler Cemiyet (İGC) paylaşımıdır;

 

‘Metin Göktepe'yi saygıyla anıyoruz.
Haber takibi yaparken polis tarafından alınıp gözaltında öldürülmesinin üzerinden 28 yıl geçti. Ölümüne 'duvardan düştü' şeklinde bir gerekçe üretilen cinayetin 28. yılında geldiğimiz nokta, mesleğimiz ve gerçeğin peşinde koşan gazeteciler açısından hala içler acısı bir durumu işaret ediyor. Ne yazık ki habercilik yapan gerçek gazeteciler için baskı ve yıldırma politikaları, hapishaneler uygulamanın bir parçası haline getirildi. Metin Göktepe’den miras kalan “gerçeğin peşinde gazeteci olmak ve kalmak" adına mücadele etmek en büyük inancımız. Bu inanç ve kararlılıkla, dayanışmamızı güçlendirip, meslek onurunun layık olduğu yere gelmesini sağlayacağız.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’