ÖZEL HABER

Anksiyete ve depresyonda endişe verici yükseliş

Türkiye’de ve dünya genelinde özellikle genç nüfus arasında depresyon ve anksiyete vakalarında ciddi bir artış yaşanıyor. Uzmanlar, bu durumun ihmal edilmesi halinde küresel çapta büyüyen bir ruh sağlığı krizine dönüşebileceği konusunda uyarılarda bulunuyor

Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de depresyon vakalarındaki artış, uzmanlar tarafından küresel bir ruh sağlığı krizinin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve UNICEF’in ortak yayımladığı rapora göre, dünya genelindeki 10-19 yaş aralığındaki her 7 çocuk ve ergenden 1’inde anksiyete, depresyon veya davranış bozuklukları görülüyor.

Anksiyete ve depresyonun günümüzde en yaygın ruh sağlığı sorunları arasında olduğunu ifade eden Uzman Psikolog Anıl Yıldız, “Maalesef pek çok kişi, anksiyete ve depresyon gibi ruhsal rahatsızlıkların belirtilerini fark etmeyebilir veya yaşadıkları duygusal sıkıntıların bir hastalık olduğunu kabul etmekte güçlük çekebilir. Bu nedenle, yardım arama sürecinde gecikmeler yaşanmakta ve kişiler profesyonel destek almadan uzun süre yalnız kalabilmektedir” dedi.

ANKSİYETENİN BELİRTİLERİ
Anksiyetenin hem psikolojik hem de fiziksel belirtileri olduğunu belirten Yıldız, “Fiziksel belirtiler arasında kalp çarpıntısı, terleme, titreme, nefes darlığı, mide bulantısı, kas gerginliği ile uykusuzluk veya sık uyanma var. Psikolojik belirtileri ise anksiyete yaşayan kişilerde genellikle sürekli bir endişe hali görülür ve bu endişe çoğu zaman gerçek dışı, en kötü senaryoları düşünmeye yol açar. Gelecekle ilgili kontrol edilemeyen korkular ortaya çıkar, karar verme süreçlerinde aşırı zorlanma yaşanır ve bu da kişinin günlük işlevselliğini olumsuz etkiler. Ayrıca, dikkat dağınıklığı ve odaklanma güçlüğü gibi sorunlar sıkça karşılaşılan psikolojik belirtilerdir” diye konuştu.

DEPRESYONUN BELİRTİLERİ
Depresyonun da duygusal ve davranışsal belirtileri olduğunu aktaran Yıldız, “Depresyonu yaşayan kişiler, uzun süre boyunca kendilerini sürekli üzgün, boşlukta veya çaresiz hissedebilirler. Daha önce zevk aldıkları aktivitelerden artık hiçbir keyif alamaz hale gelirler. Umutsuzluk, suçluluk ve değersizlik duyguları günlük yaşamlarını derinden etkiler. Davranışsal açıdan ise kişi enerjisinin büyük bir kısmını kaybeder, halsizlik hisseder ve sosyal hayattan çekilmeye başlar. Uyku düzeninde ve iştahında belirgin artış ya da azalma görülebilir. Bunların en kritik belirtilerinden biri de intihar düşüncelerinin ortaya çıkmasıdır ve bu durum mutlaka ciddiye alınmalıdır” dedi.

ERKEN MÜDAHALENİN ÖNEMİ
Anksiyete ve depresyonun göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Yıldız, “Bu tür ruhsal rahatsızlıklar, kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşürür ve zaman içinde daha ağır sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, yaşanan belirtiler göz ardı edilmemeli ve mümkün olan en kısa sürede profesyonel yardım alınmalıdır. Psikolog veya psikiyatrist ile görüşmek, en etkili ve kalıcı çözüm yoludur. Bazı durumlarda doktor önerisiyle ilaç tedavisi de uygulanabilir ve bu tedavi kişiye özel olarak planlanmalıdır” şeklinde konuştu.

‘GÜNLÜK ALIŞKANLIKLARLA RUH SAĞLIĞINI DESTEKLEYİN’
Zihinsel dengeyi desteklemek için uyku, beslenme ve egzersiz saatlerinin sabit tutulmasının önemine dikkat çeken Yıldız, “Günlük yaşamda düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz yapmak, ruh sağlığını korumak ve desteklemek adına çok önemlidir. Sabah kalktıktan sonra yapılacak basit bir rutin, örneğin yatağı toplamak ya da duş almak bile, kişinin kendisini daha iyi hissetmesini sağlar ve güne daha olumlu başlamasına katkı sağlar. Ayrıca, yaşadığınız endişe ve negatif düşünceleri bir yere yazmak, onları dışa vurmanızı sağlayarak kontrol altına almanıza yardımcı olur” ifadelerini kullandı.

STRESLE BAŞ ETME TEKNİKLERİ
Anksiyete anında “4-7-8 nefes tekniğinin” stres seviyesini azaltmada yardımcı olduğunu belirten Yıldız, “Anksiyete atağı yaşandığında, derin nefes alma tekniklerinden biri olan 4-7-8 nefes yöntemi oldukça faydalıdır. Bu teknikte önce 4 saniye boyunca yavaşça nefes alınır, ardından 7 saniye nefes tutulur ve son olarak 8 saniyede yavaşça nefes verilir. Bu uygulama, vücudun sakinleşmesini sağlar, kalp atış hızını düşürür ve stres seviyenizi azaltmaya yardımcı olur” dedi.

SOSYAL DESTEK VE PAYLAŞIMIN GÜCÜ
Duyguların güvendiğiniz biriyle paylaşılmasının da yükü hafiflettiğini söyleyen Yıldız, “Duygularınızı ve yaşadığınız zorlukları güvendiğiniz yakınlarınızla veya arkadaşlarınızla paylaşmak, üzerinizdeki yükün hafiflemesine büyük katkı sağlar. İnsanlarla iletişim halinde olmak, yalnızlık hissini azaltır ve destek mekanizması oluşturur. Depresyon yaşayan bireylerin sosyal hayattan kopması, aslında hastalığın ilerlemesini tetikleyen en önemli faktörlerden biridir. Bu nedenle depresyonda sosyalleşmek çok büyük önem taşır. Küçük sohbetler, kısa karşılaşmalar bile kişinin kendisini daha iyi hissetmesine, yalnızlık ve umutsuzluk duygularının azalmasına yardımcı olur” diye konuştu.

NE ZAMAN PROFESYONEL YARDIM ALINMALI?
Yıldız, “Eğer ruhsal belirtileriniz iki haftadan uzun bir süredir devam ediyorsa, bu durum günlük yaşamınızı olumsuz etkiliyor ve iş, okul, sosyal ilişkilerinizde sorunlara yol açıyorsa, ayrıca kendinize zarar verme ya da intihar düşünceleri taşıyorsanız, vakit kaybetmeden mutlaka profesyonel destek almanız gerekmektedir” diye konuştu.