ANTALYA Ticaret Borsası (ATB) Eylül ayı olağan meclis toplantısında konuşan Ali Çandır şunları söyledi:“Dünya ticaret düzeni, zorlu bir dönemden geçmektedir. Son yirmi beş yılda günlük popülist siyasetin ticarete bu kadar hâkim olduğu dönem az sayıda olmuştur. Dünyanın gelişmiş ülke politikacılarının kurup kurallarını belirlediği Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumların işleyişi, tamamen keyfi şekilde tersine çevrilmektedir. Bunu yapanlar da kuralları koyan ülkeler olunca, arada bizim gibi ülkeler ticarette ciddi boyutta zorlanmaktadır. Son beş yıldır yurtiçi maliyetlerin döviz fiyatlarından en az iki kat hızlı artması, ihracatta fiyat rekabetinde gerilemeye ve pazarda tutunma zorluklarına neden olmuştur.”
'Antalya ihracatta ülke ortalamasının gerisinde kaldı'
Eylül ayı verilerinin Antalya’nın ülke ortalamasının altında performans gösterdiğini açık biçimde ortaya koyduğunu belirte Çandır şunları söyledi: “Türkiye ihracatı aylık yüzde 2,8, yıllık yüzde 4,7 artarken, Antalya ihracatı aylık eksi yüzde 8,6, yıllık eksi yüzde 3,5 azalmıştır. Tarım ihracatı ülke genelinde aylık eksi yüzde 0,9, yıllık eksi yüzde 0,1 azalırken; kentimizde aylık eksi yüzde 15,7, yıllık eksi yüzde 0,5 düşmüştür. Yaş meyve-sebze ihracatı ise ülkemizde aylık eksi yüzde 10,2, yıllık eksi yüzde 7,2 azalırken, Antalya’da aylık eksi yüzde 27,8, yıllık eksi yüzde 2,5 oranında azalmıştır. Bu veriler, ihracatı standarda dayalı ürünlerle yapılan kentimizin, ülke ortalamasının dahi gerisine düştüğünü göstermektedir. İhracattaki bu düşüşün iki temel nedeni vardır: yurtiçi maliyet artışları ile döviz kuru arasındaki dengesizlik ve küresel piyasalarda artan keyfi korumacılık uygulamalarıdır. İthalatımız ise bunun tam tersi konumundadır ve kontrolsüz bir şekilde artmaktadır.”
'Küresel ticaret daralıyor'
Küresel ticaretteki küçülmeye dikkat çeken Çandır, “2022 yılındaki 32 trilyon dolarlık dünya ticaret hacmi rekor olarak tarihe geçerken, 2025 yılında bu rakamın 25 trilyon dolar civarında gerçekleşmesi beklenmektedir. Keyfi tarifelerin ve aşırı korumacılığın dünya ticaretinde yarattığı tahribatın en hafif boyutu olan bu durumun sürdürülebilirliği bulunmamaktadır.
2000’li yılların ilk yirmi yılında hâkim olan küreselleşme ve nispi ticaret serbestlikleri en çok gelişmekte olan ülkelere yaramıştı. Öyle ki dünya ekonomisinde Kuzey Atlantik Paktı ağırlıklı yapı yerini Pasifik Paktı bir yapıya bırakmaya başlamıştı. Bu dönemden en çok yararlanan ekonomiler başta Çin olmak üzere Hindistan, Singapur, Vietnam, Endonezya ve Malezya gibi ülkeler olurken biz benzer bir hamleyi gösteremedik. Şimdilerde görünen odur ki, belirli bir dönem dünya; daha az ve daha zorlu ticaret ile ülke içi ağırlıklı büyüme stratejilerine dönmüş durumdadır. Ülkemiz ve kentimiz ekonomisini bu dönüşün yaratacağı kolaycı ithalat dalgasından korumak için akılcı politikalar üretmek zorundayız" dedi.
'Antalya ekonomisinde gerileme yaşanıyor'
2025 yılı Eylül ayı itibarıyla Antalya’nın birçok ekonomik göstergede Türkiye ortalamasının altında kaldığını belirten Çandır, “Kurulan şirket sayısı Türkiye’de yüzde eksi 4,7, kentimizde yüzde eksi 16,6 azalmıştır. Protestolu senet tutarı ülkemizde yüzde 54, Antalya’da yüzde 104 artmıştır. Karşılıksız çek tutarı ülkemizde yüzde 28, kentimizde yüzde 16 artmıştır. Çekle işlem hacmi ülkemizde yüzde 10 artarken, Antalya’da yüzde eksi 7 azalmıştır. Kredi kullanımı ülkemizde yüzde 42, kentimizde yüzde 50 artmıştır. Ticari kredilerde artış ülkemizde yüzde 35, kentimizde yüzde 61; tarımsal kredilerde ise ülkemizde yüzde 51, kentimizde yüzde 54 olmuştur” diye konuştu.
'Coğrafi işaretli ürünler büyük bir fırsat'
Ekim ayında yoğun bir çalışma dönemi geçirdiklerini belirten Çandır, “Coğrafi işaretlerden enerji verimliliğine, Berry Forum’dan kesme çiçek analiz toplantısına kadar birçok etkinlikte mevcut durumumuzu ve geleceğimizi değerlendirdik. Coğrafi işaretli ürünler ülkemiz için önemli bir fırsattır. Üreticilerin tescile uygun üretim yapması, etkin denetim mekanizmaları ve üretici bilincinin güçlenmesiyle bu alanda kısa sürede güçlü bir pazar oluşturabiliriz. Berry sektörü hızla büyümektedir. Çilek, maviyemiş, ahududu ve böğürtlen gibi ürünlerde Avrupa, Orta Doğu ve Körfez ülkeleri önemli pazarlar sunmaktadır. Enerji verimliliği artık yalnızca enerji üretimi değil, enerjiyi ölçmek, izlemek, azaltmak ve geri kazanmak anlamına gelen bir yönetim anlayışıdır. Kesme çiçek sektöründe ise artan maliyetler, ihracat pazarlarında yaşanan sıkıntılar, finansmana ve araziye erişimdeki zorluklar gündeme gelmiştir" dedi.
'Tarım eğitiminde yeni dönem başlıyor'
Milli Eğitim Bakanlığı ile TOBB arasında imzalanan “Tarım Sektörüne Yönelik Mesleki ve Teknik Eğitim İş Birliği Protokolü”ne de değinen Çandır, “Bu kapsamda tarım alanında eğitim veren otuz meslek lisesi, bulundukları illerdeki ticaret borsalarıyla eşleştirilecektir. Böylece öğrenciler teorik bilginin yanında uygulamalı üretim deneyimi kazanacaktır. Antalya olarak biz de bu çalışmaya katkı vereceğiz. Gençlerimizin üretime katıldığı, bilgiyi pratiğe dönüştürdüğü bir eğitim modelini yerleştirmeyi amaçlıyoruz" dedi.
'Hasat başladı, rekolte düşük'
Antalya’da hasat döneminin başladığını belirten Çandır, “Nar, elma, armut, zeytin, yaş sebze ve kesme çiçekte üretim devam etmektedir. Nar üretimi beklentinin yüzde 25 altında, ancak kalite ve ihracat açısından başarılıdır. Armut ve elmada don nedeniyle rekolte yüzde 60 düşmüştür. Zeytinde rekolte beklentinin üçte biri oranında düşük olup 55 bin ton zeytin, 8 bin ton zeytinyağı tahmini yapılmaktadır" ifadelerini kullandı.