Yöresel Ürünler ve Coğrafi İşaretler Türkiye Araştırma Ağı YÜciTA Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu ve ekibi, yurtiçi ve yurtdışında yaptıkları önemli çalışmalar sonucu bir ilke imza attılar. Coğrafi İşaret'lerde amblem kullanım zorunluluğu, 10 Ocak 2018 tarihi itibariyle başladı. Prof. Tekelioğlu, '10 Ocak, Coğrafi İşaret (Cİ) tescili yapılmış ürünlerimizin üreticileri ile bu ürünlerin tüketicileri kısacası Türkiye için tarihi bir gün' dedi. Coğrafi İşaretlerde başlayan amblem uygulaması ile ilgili söyleşi için YÜciTA Başkanı Prof. Yavuz Tekelioğlu'na konuk oldum. Yavuz hoca sorularımı ders anlatır kıvamında yanıtlarken, ben de ciddi bilgiler edindim. Ve 'Hocam, Coğrafi İşaretlerde amblem uygulaması başladı. Ancak, bu oluşum konusunda görüşlerinizi almadan önce sormak istiyorum' dedim ve ilk sorumu sordum.

Cİ konusunda Türkiye ne durumda?

'Biliyorsunuz Coğrafi İşaret'ler konusunda yasal düzenleme, 1995 tarih ve 1155 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin yaşama geçirilmesiyle başladı. Bu KHK'deki önemli eksikliklere rağmen, uygulama 10 Ocak 2017 tarihinde Sınai Mülkiyet Kanunu'nun yürürlüğe girişine kadar sürdü. 20-21 yıllık bir dönemi kapsayan bu süreçte 197 Cİ tescili yapıldı. Ancak, sistemin temel unsurları olan yönetişim ve denetimde hiçbir mesafe alınamadı. Bu arada 3 Coğrafi İşaret'imiz de Avrupa Birliği'nde tescil edildi. Bunlar Antep Baklavası, Aydın İnciri ve Malatya Kayısısı. Halen 11 ürünümüz de komisyonda tescillerini bekliyor.'

Nedir Coğrafi İşaretler, ne sağlıyor?

'Coğrafi İşaret kısa tanımı ile Bir Ürünü Gösteren Yer Adıdır. Malatya kayısısı, Finike portakalı, Çorum leblebisi gibi. Bu ürünler genellikle coğrafi sınırları belirli bir yöreden kaynaklanan yöresel ürünler olup, özelliklerini ya o yörenin özgün ekosisteminden, ya da o yörede yerleşik insan gücünün tarihsel süreç içinde oluşturduğu bilgi, beceri ve ustalık sonucu ortaya çıkan bir üründür. Takdir edeceğimiz gibi, ekosistemden kaynaklanan ürünler, genellikle tarımsal ve gıda ürünleri olup, üretildikleri yerin dışında üretilemeyen tekil ve eşsiz ürünlerdir. Aydın inciri, Ezine peyniri gibi. İkinci gruba giren ürünler, yöresel bilgi ve beceriye dayanan ikinci grup Cİ'lere örnek olarak Antep baklavası ve Mersin cezeryesi verilebilir. Ekosistemden kaynaklanan ürünler, köken adı korumasından yararlanırlar. Ülkemizde de bu korumanın ve işaretin adı Menşe Adı dır. Bu ürünlerin temel niteliği, üretim süreçlerinin tamamının ayni coğrafi alanda geçmesidir.'

Mahreç İşareti koruması nedir?

' Ustalığa dayanan ve genellikle gıda maddeleri, yemekler ve el sanatları üretimine yönelik Coğrafi İşaret'ler Mahreç İşareti korumasından yararlanırlar. Bunların birinci gruptan farklı yönü hammaddelerinin üretim yöresi dışından sağlanabilmesi, ancak üretimin kesinlikle belirtilen coğrafi alanda gerçekleştirilmesidir. Söz gelimi Türkiye'de cezerye imalatı en iyi Mersin'de yapılmakta ancak, havuç Beypazarı'ndan gelmektedir. Yine en iyi leblebi ustaları Çorum'da bulunmakta ancak, kullanılan nohudun büyük kesimi Çorum dışından gelmektedir. Yeni Yasa bu iki işarete bir üçüncüsünü ilave etmiş ancak, şu ana kadar bununla ilgili bir tescil yapılmamıştır.'

10 Ocak 2017'de çıkan Kanun neler getirdi?

' Evet 10 Ocak 2017 de yürürlüğe giren Sınai Mülkiyet Kanunu, Coğrafi İşaret alanında da yenilikler getirdi. Bu kanun 5 kitapçıktan oluşmakta. 2'nci kitapçık Coğrafi İşaretler ve Geleneksel Ürün Adı koruması başlığını taşımaktadır. 20 yıllık kayıp bir dönemden sonra, kanun çok önemli yenilikler getirmektedir. Bunları kısaca: Başvuru maliyetlerinin azaltılması- İlan sürelerinin kısaltılması- Eski tescillerde revizyon olanağı- Amblem uygulamasına geçilmesi ve Türk Patent ve Marka Kurumu çatısı altında bir Coğrafi İşaretler Daire Başkanlığı'nın kurulması gibi özetleyebiliriz. 10 Ocak 2017 Coğrafi İşaretler için bir Milat olup, bu Milat bir yıl sonra 10 Ocak 2018 de amblem uygulama zorunluluğunun yaşama geçirilmesiyle Taçlandırılmıştır.'

Peki bu amblem uygulaması ne getiriyor?

' Bundan böyle tescil almış Coğrafi İşaretlerimiz, üzerinde sözünü ettiğimiz amblemler zorunlu olarak yer alacaklar. Bu amblemler, ilgili ürünün tescil belgesindeki kurallara göre üretildiğini gösteren işaretlerdir. Devlet tarafından tanınmakta ve kalitesi yine devlet tarafından garanti edilmektedir. Coğrafi İşaretler resmi kalite işaretleri olup, arkasında devletin güvencesi vardır. Bu işaretler ayni zamanda ilgili ürünün kökenini göstermekte ve onun hikayesini sunmaktadır. Amblemlerin önemini tüketici ve üreticiler bakımından irdeleyebiliriz. Tüketiciler açısından amblem aydınlatıcı, bilgilendirici bir rol oynamakta ve ürünün sahte olmadığını kısaca tüketicinin aldatılmadığını gösterecektir. Üreticiler açısından ise, artık ürünlerinin taklit edilmeyeceğinin garantisidir. Bilindiği gibi ülkemizde yoğun Coğrafi İşaret tecavüzü, bir başka değişle haksız rekabet olayları yaşanmaktadır. Nitekim, piyasada pazarlanan tulum peynirlerinin çoğu Erzincan, zeytinyağlarının çoğu Ayvalık, beyaz peynirlerin çoğu da Ezine peyniridir. Kendimizden örnek verirsek, Finike'de yılda ortalama 150-160 bin ton portakal üretilmekte ancak, İstanbul haline Finike portakalı adı altında yılda 450-500 bin ton portakal girmektedir. Amblem kullanılması bu haksız rekabet olaylarını geniş ölçüde engelleyecek, tüketici aldatılmayacak. Üreticilerimiz de ürünlerini gerçek değeri ile satabilecektir.'

Cİ de 2017 gelişmelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

'Tesciller açısından çok abartılı bir yıl yaşadık. 2017'ye 197 tescille girdik. Ne hikmetse Türk Paten ve Marka Kurumu, 2017 yılında 100 tescil verileceği gibi bir hedef belirledi. Ve bir yıl içinde 106 tescil gerçekleştirerek hedefini aştı ve 2018'e 303 tescille girdi. Bu bir dünya rekorudur!!! Bakınız hiçbir ülkede, hiçbir asırda böyle bir şey gerçekleşmemiştir. 28 ülkeden oluşan Avrupa Birliği'nde 2017 yılında verilen tescil sayısı sadece 38'dir. Ülke başına 2 tescil bile etmiyor. Bu işler ciddi işlerdir. Ne yazık ki; şu ana kadar verilen tesciller, duvarlara asılmaktan öteye gitmemektedir. Artık sistemin ana unsurları olan yönetişim ve denetim konusu üzerinde odaklanmak gerekir. Araştırma ağımız YÜciTA bu konuda yıllardır çaba harcamaktadır. Artık önüne gelene tescil verilmemeli yasada tescil alanın hakları yer almakta ancak sorumlulukları konusunda herhangi bir madde bulunmamaktadır. Coğrafi İşaret yönetişimini temsil eden, bu konuda YÜciTA olarak bütün çabalarımıza rağmen, yasaya ne yazık ki bir madde koyduramadık. Bu nedenle herkes Cİ tescili almakta, Cİ tescil talepleri, belirli yerlere hoş görünmek, ya da bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek adına hızla artmakta kısaca Cİ'ler popülizme kurban edilmektedir. Bu gelişme son derece endişe vericidir. Bir başka konuda, AB tescillerimizin sadece 3 ürünle sınırlı kalmasıdır. Bizim 1/7 büyüklüğümüzde olan Yunanistan'ın bile AB'den alınmış 106 tescili bulunmaktadır. Bu nedenle, yurt içi tescillerin çoğaltılmasından çok kamu güçleri, AB tescillerinin sayısının arttırılması konusunda çaba harcamalıdır. Bu arada kentimiz gastronomisinin klasiklerinden Antalya piyazı, 29 Aralık 2017' de tescil edilmiştir. Üretici ve tüketicilerine hayırlı olmasını diliyor, tescil sahibi Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nı YÜciTA adına kutluyorum.'