Van'da geçen yıl 27 Eylül'de kaybolan ve 15 Ekim'de göl kıyısında cansız bedeni bulunan 21 yaşındaki üniversite öğrencisi Kabaiş'in ölümü ülkede gündem oldu. Kabaiş’in ölümü ile alakalı hazırlanan Adli Tıp Kurumu raporunda, Rojin Kabaiş'in cansız bedeninin bulunduğu gün Van Adli Tıp Grup Başkanlığına intikal ettirildiği, 4 adli tıp uzmanı, 1 radyoloji uzmanı ve 4 otopsi teknikerinden müteşekkil ekip tarafından radyolojik görüntüleme, ölü muayene ve otopsi işlemlerinin yapıldığı ifade edildi. Kabaiş’in bedeninde iki farklı DNA örneği bulunduğu tespit edildi.
Antalya Kadın Platformu, Rojin Kabaiş’in ölümünde iki farklı DNA bulunmasına rağmen dosyanın “intihar” diye kapatılmak istenmesine tepki gösterdi. Üyeler, “Soruşturma şeffaf yürütülsün” diyerek Attalos Meydanı’nda bir eylem düzenlediler. Eylemde konuşan Füsun Kurtdişoğlu, sürecin şeffaf yürütülmesini ve adaletin yerini bulmasını istediklerini ifade etti.
Rojin Kabaiş'in ölümünde iki farklı erkeğe ait DNA tespit edildiğini belirten Adli Tıp raporuna rağmen dosyanın “intihar” olarak kapatılmak istendiğini ifade eden Füsun Kurtdişoğlu, bu durumun kadın cinayetlerinde sık görülen kurumsal cinsiyetçi yaklaşımın bir yansıması olduğunu vurguladı.
“DNA'LAR KİME AİT?”
“Rojin Kabaiş’in ölümü tesadüf değil; erkek egemen şiddet düzeninin sonucudur” diyen Füsun Kurtdişoğlu, yargıdan polise, Adli Tıp’tan üniversite yönetimlerine kadar tüm kurumların kadınların yaşam hakkını korumakla yükümlü olduğunu hatırlatarak, yetkililere şu soruları yöneltti: “Rojin’in bedeninde tespit edilen DNA’lar kime ait? Bu DNA örnekleri ne zaman, kim tarafından ve hangi koşullarda alındı? Deliller neden aylarca dosyaya dahil edilmedi? Ölüm neden ‘intihar’ denilerek kapatılmak istendi?”
“SUSMUYORUZ”
Füsun Kurtdişoğlu, soruşturmanın bağımsız kadın örgütleri ve baroların gözleminde yürütülmesi, eksik delillerin tamamlanması ve şeffaf şekilde kamuoyuyla paylaşılması çağrısı yaptı. Füsun Kurtdişoğlu, “Rojin için, adalet için, yaşam hakkımız için susmadık, susmuyoruz, susmayacağız” dedi.