Aralık ayını bitirmek üzereyiz sadece ayı değil 2023 yılını arkamızda bırakmaya hazırlandığımız şu günlerde her yılın hiç değişmeyen tartışması başladı. ‘Yeni yıl kutlamaları bizim kültürümüz değil, bizim inancımız değil" söylemleri yine havalarda uçuşmaya başladı.

Belki yeni yıl kutlamalarını din üzerinden değil de inanç kültürü üzerinden ele alırsak bu tarz tartışmalara gerek kalmaz.

Türkler milattan önceki yüzyıllarda bile yıl döngüsü olarak kabul edilen 21 Aralık gününü büyük bir coşkuyla kutlardı. ‘Nardugan Bayramı’ Türklerin kutladıkları en eski bayramlardan birisidir.

Gündüzün geceyi yenmesi, en uzun gecenin ardından gündüzler uzayacak ve güneş daha çok görülecek. Güneşin doğuşu bayramı, aydınlığın karanlığa baskın gelmesi, bu günü ilk kutlayan Türklerdir.

Türkler bu günü bir bayram havasında kutladılar. Yaşadıkları yerleri temizleyip en güzel kıyafetlerini giyerek en yüksek noktadaki akçam ağacının altında tanrılara hediyeler bırakıp dua ederek kutladılar. Kadınlar önceden hazırladıkları bez parçalarını ağaca asarak dileklerde bulundu. Bu törene liderlik eden; en görkemli kıyafetlerini giyen toplumun en yaşlı ve bilge kişisi Ayaz Ata'dır ve Türklerin kutladığı bu bayramın simgesidir. Sonrasında Ayaz Ata kışları insanlara zor günlerinde yardım eden, iyi niyetli kutsal bir kimliğe dönüştü. Zamanla diğer toplumlarla ve dinlerle de etkileşim sonucu farklı isimlere, farklı bayramlara dönüştü. Ayaz Baba, Ayaz Han, Noel Baba…

21 Aralık günü benim için anısı olan bir gün. Çocukluğumuzdan itibaren öğretilen en uzun gecenin gerçekten bu kadar uzun olabileceğini, bitmeyen gecenin her bir anını o gece deneyimlemiş ve her gün doğumu benim için bayram havasına dönüşmüştür.

Bundan birkaç yıl önce tam da o gün ıssız bir ormanda kamp atmıştık. Arabamızla ormanın içinde gidebileceğimiz yere kadar gidip sonra kamp malzemelerini sırtlanıp tahmini 500-600 metre taşıyıp eşsiz bir uçurum manzarasına ulaşmıştık. Gecenin ilerleyen saatlerinde bir domuz sürüsü kamp alanını basınca her şeyimizi orada bırakıp soluğu araba almıştık ve o gece bir türlü sabah olmamıştı. Arabada gün doğumunu beklerken ve o gün bir türlü doğmazken 21 Aralık gecesini yaşadığımızı anladık. Güneşin doğuşunu sanki ilk gün doğumu gibi karşılayıp bayram etmiştik. O geceye dair iki şeyi asla unutamam. Birincisi aydınlıkken bile yönümü bulmakta zorlanan ben gecenin karanlığında arabaya ulaşmayı başarmıştım, ikincisi de 21 Aralık gecesi gerçekten çok uzun bir gece atalarımızın kutladığı kadar varmış.

Yani yeni yıl kutlamaları bizim kültürümüzde de var, bir batı geleneği ya da bir batı inancı değil, öyle kafanıza göre tarihten cımbızla bir bölüm seçip "Bu benim kültürüm, bu benim kültürüm değil" diyemezsiniz. Hatırlatayım atalarımız pagandı ve hala günlük hayatta birçok pagan geleneğini yaşatmaya devam ediyoruz.