Herkesin beklediği alışveriş çılgınlığı başlıyor. Her yıl Kasım ayının sonlarına yaklaşıldığında, perakende dünyası ve tüketiciler için bir ritüel başlıyor. Peki bu çılgınlık ne zaman başladı?

Bu akım ABD’de başladı. Şükran günü olan Kasım’ın dördüncü Perşembe’sini takip eden Cuma gününü ifade ediyor ve 1952’den bu yana Noel alışveriş sezonunun ilk günü kabul edilerek indirimler başlıyor. O dönemde bu kutsal tatil, belki de herkes evinde bolluk, bereket içinde mutlu mesut geçirsin diye yapıldı. Bizim bayram öncesi alışverişlerimiz gibi. Birazcık da tüketime can vermek için. Bu güne ‘Kara’ denmesinin nedeni ise 1960'larda başlıyor. Dükkanların o gün daha hava aydınlanmadan çok erken saatlerde açılması ve hava kararmadan kapanmaması, bunun yanı sıra alışveriş için caddelerde insanların oluşturduğu kuyruklar, yaşanan yoğun araç ve insan trafiği, bir kaosa sebep olduğu için bu güne ‘Kara’ denildi. Anlatılanlara göre insanlar koca bir yıl boyunca bu günün gelmesini bekler indirimli ürünlerin hayalini kurarmış. ABD’de başlayan bu akım sonra bütün dünyaya yayıldı. Gerçekten indirim var mı tartışılır ama kaos ve kalabalık çok belirgin.  

Alışveriş çılgınlığı bana göre küresel bir hastalık olma yolunda ilerliyor. Her geçen gün kaynaklarımız tükenirken, evlerimiz hınca hınç gereksiz eşyalarla dolarken, çöplerimizde az kullandığımız yepyeni eşyalar birikirken, bu halen neyin alışverişi anlamış değilim?

Bazen kendime soruyorum yaşamak için bu kadar şeye ihtiyacım var mı? Cevap karşımda pis pis sırıtıyor, bu his çoğu zaman aptal gibi hissettiriyor. Fark etmeden bu karabatak beni de içine çekiyor ama uyuşukluğum kısa sürüyor uyanıyorum. Şu dünyada aldığımız her nefes için bile bir bedel öderken tüketimin kölesi olmak korkutuyor.

Bizi alışverişe iten şey ihtiyaçlarımız değil mi? Bir şeyler satın alırken ihtiyaç mı? Yoksa istek mi? sorusunun ayrımını doğru düzgün yapabiliyor muyuz?  Bazen çoğu şeyi iyi hissetmek için yapıyoruz. Bunların en başında da alışveriş geliyor.

Bu alışveriş çılgınlığı; isteklerimizi zaman içerisinde nasıl ihtiyaç haline getirdiğimizin bir göstergesi aslında, onlarsız yaşayamadığımızın bağımlılığımızın somut örneği ya da anlık mutluluklarla devam etme çabası, mutluluğu maddelerde aramak gibi bir şey bu yaptığımız.

Gerçekten çılgınlık, saatlerce bir mağazanın önünde beklemek, geceden bir mağazanın önünde kamp atmak nedir? Eskiden yokluk zamanlarında insanlar ekmek, yağ kuyruklarına girerlermiş temel tüketim ihtiyaçlarını karşılamak için. Şimdi de bir çanta bir kazak için kendilerini paralıyorlar. O çantaya da sahip olma, merak etme ölmezsin. Bir çanta seni böyle yollara dökmemeli o heyecan iki günde sönüp gidecek o çanta da evdeki onlarca çantanın yanında yerini alacak ve yerini başka bir çantanın heyecanına bırakacak. İçindeki bu açlık azalacağı yerde katlanarak daha da büyüyecek. Sana da tüketimin kölesi olmak kalacak.