ÖZEL HABER

Elmalı Söğle peyniri tescil yolunda

Elmalı Kaymakamlığı, ilçenin asırlık geleneksel ürünü Söğle peynirinin marka değerini korumak ve sahteciliğin önüne geçmek amacıyla coğrafi işaret tescil sürecini başlattı

ANTALYA'NIN gastronomi mirasını korumak ve yerel ürünlere hak ettiği marka değerini kazandırmak amacıyla 19 ilçede başlatılan seferberlik meyvelerini vermeye devam ediyor. Antalya Valiliği’nin himayesinde yürütülen proje kapsamında, Elmalı’nın dünyaca ünlü lezzeti Elmalı Söğle peyniri için Türk Patent ve Marka Kurumu’na resmi coğrafi işaret başvurusu yapıldı.

MARKA VE KATMA DEĞER ARTACAK
Elmalı Kaymakamlığı tarafından gerçekleştirilen başvuru, sadece bir belgeden ibaret değil. Coğrafi işaret tescili sayesinde Söğle peyniri, hem taklitlerinden korunacak hem de raflarda 'tescilli ürün' logosuyla yer alarak ekonomik değerini katlayacak. İl Tarım ve Orman Müdürlüğü yetkilileri, bu adımın Antalya’nın marka gücüne büyük katkı sağlayacağını belirtiyor.

İl Tarım Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, "Antalya Valiliği öncülüğünde 19 ilçemizde yürüttüğümüz Coğrafi İşaret Seferberliği ile yerel ürünlerimizi geleceğe taşıyoruz. Yapılan tescil başvuruları, ürünlere katma değer, Antalya’mıza marka gücü kazandırıyor. Yerel değerlerimizle büyüyoruz" denildi.

ELMALI SÖĞLE PEYNİRİ NEDİR?
Elmalı Söğle peyniri, sadece Antalya'nın değil, Türkiye'nin en ilginç ve zahmetli üretim süreçlerinden birine sahip, 'antik' yöntemlerle hazırlanan çok özel bir lezzetti. Elmalı İlçesinin 'Büyüksöğle' ve 'Küçüksöğle' Mahallelerinde geleneksel yöntemlerle imal edilen yerel bir tulum peyniri türü.
Bu peynirin en büyük sırrı, yerin altına gömülmesi. Peynirler hazırlandıktan sonra, Elmalı’nın 2 bin rakımlı yaylalarında bulunan, derinliği 10 metreyi bulan taş kuyulara indirilir. Bu kuyular doğal birer buzdolabı görevi görür ve peynir burada yaklaşık 4 ay boyunca (Haziran'dan Ekim'e kadar) olgunlaşır.

Söğle Peyniri, sadece bölgenin yüksek rakımlı yaylalarında doğal otlarla beslenen keçilerin sütünden yapılır. İçerisinde tuz dışında hiçbir koruyucu veya katkı maddesi bulunmaz. Peynirler mayalanıp süzüldükten sonra ufalanır ve özel olarak hazırlanan keçi derilerine (tulumlara) 'keskiç' adı verilen ahşap sopalarla sıkıca basılır. Derinin içinde hiç hava kalmaması çok önemli; lezzetini bu sıkışma ve deriyle girdiği etkileşimden alır. Tulumdan çıktığında hafif sarımsı, ufalanan (toz gibi) ama ağza alındığında dağılan bir dokusu vardır. Kuyuda beklediği süre boyunca keçi sütünün keskin aroması yumuşar ve kendine has, yoğun bir rayiha kazanır.