Yaklaşık dört yıldır sabırsızlıkla beklediğim serinin dördüncü filmi nihayet 22 Mart'ta vizyona girdi. Benim John Wick sevdam, 2014 yılında başladı. Sadece benim de değil, hiç abartmıyorum dünya üzerinde benim gibi hisseden milyonlarca insan var. Bu seri dokuz yıl içinde gönlümüze taht kurdu ve ölümsüz bir seri haline geldi. Peki, bu seriyi bu kadar özel yapan şey neydi? Aslında bu sorunun tek bir cevabı yok. Yönetmenleri, oyuncu kadrosu, çekimlerin yapıldığı yerler… Liste uzadıkça uzar. Hadi gelin John Wick'e daha yakından bakalım.
***
Yönetmenliğini David Leitch ve Chad Stahelski ikilisinin üstlendiği filmin başrolünde Keanu Reeves oynuyor. Bu bile filmi izlemek için bana göre yeterli bir sebep. Çünkü kendisini ispatlamış sevdiğim oyuncuların filmlerine gözü kapalı giderim. Keanu Reeves'a Laurence Fishburne, Lan Mcshane ve Lance Reddick eşlik ediyor. Laurence Fishburne, hatırlarsanız Matrix serisinde de Keanu Reeves'e eşlik etmişti. Bu ikiliyi tekrardan bir araya getirmek akıllıca bir hareket olmuş. Peki John Wick'te neler oluyor?
***
Yazının bundan sonrası spoiler içeriyor... John Wick evlendiği için emekliye ayrılan bir tetikçi ama öyle sıradan bir tetikçi değil. Onların dünyasında isim yapmış, nam salmış, adının geçtiği her yerde korku salan bir tip. John çok sevdiği eşini yeni kaybetmiş, onun yokluğuyla başa çıkmaya çalışan, hayatla bütün bağlarını koparmış, yaşlı yalnız bir adam. Yanında sadece eşinin ona hediye ettiği bir köpeği var. Kahramanımızın acısı hepimize dokunmadı değil! Film böyle başlıyor. Sonrasında başlarına gelebilecekleri tahmin etseler gezegen değiştirebilecek birkaç serseri, John'un antika arabasını çalma gafletinde bulunuyor ve köpeğini öldürüyor. John burada kopuyor ve intikam ateşiyle adamların peşine düşüyor.
***
Uyuyan dev bir kere uyanmış ve intikamını alana kadar da durmaya niyeti yoktur. Bundan sonra aksiyon başlar. Köpeğinin intikamını alır ama nasıl bir intikamsa arkasında yüzlerce ceset bırakır. Bol vurdulu kırdılı, silahlı sahneler yaşanır. Sonunda bir zamanlar kendisinin de bağlı olduğu tetikçiler birliğiyle karşı karşıya gelir. Birlik, başına servet değerinde ödül koyar ve büyük av başlar. John birkaç müttefiki ile hayatta kalma mücadelesi verir. Ama öyle böyle bir mücadele değil seri boyunca vurulur bıçaklanır, dayak yer, çatılardan düşer, binalardan atlar başına gelmedik kalmaz ama bir türlü ölmez, asla da pes etmez. Hatta serinin dördüncüsünde sona doğru o merdiven sahnesi beni bitirmişti. Düello için kiliseye ulaşması lazım ama önünde onu durdurmaya çalışan kendisi gibi bir sürü tetikçi ve iki yüzden fazla merdiven vardır. Gücünün de sonuna gelmiştir. Tam merdivenleri bitirmek üzere iken her defasında kendini merdivenin başında bulur ama asla pes etmez ve düelloya yetişir ve özgürlüğüne kavuşur ama düello esnasında vurulur. Ben şahsen seri boyunca sayısız darbe alan bu adama bir şey olmayacağına inanmıştım ve bence seriyi izleyen herkes aynı şeyi düşündü ama film mezarlıkta, çok sevdiği karısının yanında gömülü olarak bitti. Her ne kadar özgürlüğüne kavuşmuş olsa da birlikten kurtulmak için öldü numarası yapmış olabilirler.
***
Mezarı gördük, serinin bitmiş olmasına inanmamız gerekirken dört film boyunca 'o John Wick, ona bir şey olmaz' algısı yerleştirildiği için mezarını da görsek nedense serinin bitmiş olabileceğine inanmıyoruz ve serinin beşincisini bekliyoruz. Çünkü o John Wick…