ÖZEL HABER

Müze direnişinde sanatın sesi

Antalya Arkeoloji Müzesi’nin kapatılışının 16. haftasında da Müze Çalışma Grubu buluşmalarını sürdürdü. Bu haftaki buluşmanın sürprizi ise ressam Gonca Çağlar’ın “Bu İşte Bir Tilkilik Var” adlı sergisi oldu

Antalya Arkeoloji Müzesi’nin kapatma ve yıkım kararına karşı 5 Temmuz’da ilk eylemlerini gerçekleştiren Müze Çalışma Grubu, müzenin 16 Temmuz’da kapatılmasının ardından her akşam müze önünde bir araya geldi. 12-15 Eylül tarihlerinde müzenin yıkılmasının ardından da haftalık buluşmalarına devam eden grup, yürüyüşler, basın açıklamaları ve farklı sanat etkinlikleriyle sesini duyurmaya çalışıyor.


‘MÜZE MUHAFIZI HOROZ’ MÜMUHO’NUN HİKAYESİ
Bu haftaki buluşmada sanatçı Gonca Çağlar’ın kapatılan lahitin üzerinde sergilenen eserleri dikkat çekti. Çağlar, ‘Mümuho’ adını verdiği horoz figürü üzerinden müze sürecine sanatsal bir dille tanıklık ettiğini söyledi:
“Bir ressam olarak müzemize destek olmak istedim ama klasik bir resim yapmak istemedim. Bir gün bekleme salonundayken içeri bir horoz girdi. Aynı horozu müze bahçesinde de görmüştüm. Ona ‘Mümuho’ adını verdim, müze muhafızı horoz. İlk çalışmada ‘Uyan Antalya’ dedi, ‘Katakulli var’ dedi. Bu ikinci çalışmada Mümuho bir tilkiyle buluştu ve dedi ki: ‘Bu işte bir tilkilik var.’ Çünkü biz bu süreçte çok fazla tilkilikle karşılaştık.”
Çağlar, serisini “Masumiyetin Bilgeliği” adlı üçüncü çalışmayla sürdüreceğini ve “Heykeller Yürüdüğünde” adlı yeni bir projeye hazırlandığını belirterek, “Mümuho artık sadece müzenin değil, hepimizin hikayesini anlatacak” dedi.


LİNOL BASKI TEKNİĞİYLE ÜRETİLEN ESERLER
Sanatçı, çalışmalarında kullandığı linol baskı tekniğini de katılımcılarla paylaştı:
“Linol, muşamba türü bir malzeme. Deseni çizip çeşitli keski uçlarıyla kazıyoruz. Boyayı merdane ile sürdüğümüzde sadece yüksek kısımlar boyayı alıyor. Ardından kâğıdı kalıba serip basınç uygulayarak baskıyı elde ediyoruz. Bu çalışmada önce siyah zemine, ardından renkli katmanlarla ikinci kez baskı yaptım.”


‘MÜZENİN KADERİ ANTALYA’NIN ELİNDE’
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Hilmi Uysal ise müzenin geleceğine dair süren belirsizliğe dikkat çekti:
“Her hafta yeni bir gerçekle karşılaşıyoruz. Şimdi bir EXPO tartışması var. Müze’nin kaderi Antalya’ya bağlı. Eğer sahip çıkmazsak buranın kaderi rantın eline geçecek. EXPO’da müze yapmayı konuşanlara soruyorum: O zaman burayı neden yıktınız? Emeliniz neydi?”

Uysal, müzeye sahip çıkmayanların bugün kültür ve sanat ödülleriyle onurlandırılmasının da büyük bir çelişki olduğunu söyledi.


BELİRSİZLİK VE TEPKİLER BÜYÜYOR
Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkımının üzerinden haftalar geçti ancak alanın geleceğine dair hala net bir açıklama yapılmadı. Savunucular Müze çevresinin tamamen kapatılmasının ardından müzenin iç kısmının da kapatıldığını belirterek “İçeride ne yapıldığı neden gizleniyor?” sorusunu yöneltiyor. Kentte ise giderek daha yüksek sesle şu eleştiri dile getiriliyor: “Madem yeni bir inşaata başlanmayacaktı, neden turizm sezonunun ortasında, apar topar kapatılıp yıkıldı?”
Antalya’nın kültürel belleğinde derin bir iz bırakan Müzenin yerinde bugün sessizlik ve belirsizlik hakim.