ANTALYA Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre, Ramazan ayına yaklaşırken vatandaşları mutfak telaşı sardı. Firmalar da bu aya özel gıda kolilerini duyurmaya başladı. En düşük 650 TL’den başlayan ve bin 300 TL’ye kadar çıkan Ramazan kolilerinin içeriği, besleyici olmaktan uzak kalıyor. Paketlerde temel protein ve vitamin kaynakları olan et, peynir, süt ve kuru meyvelere yer verilmezken, ağırlıklı olarak un, şeker, yağ ve kuru bakliyatlar yer veriliyor. Ramazan boyunca dar gelirli vatandaşlar için dengeli ve sağlıklı beslenme konusunda önerilerde bulunan Diyetisyen Nisa Demir, yanlış beslenme sonucu ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarına da dikkat çekerek vatandaşlara uyarılarda bulundu.
Ramazan ayında firmaların vatandaşlara sattığı ve kamu ile yardım kuruluşları tarafından dağıtılan erzak kolilerinin içeriğinin düşük gelirli bireylerin temel besin ihtiyaçlarını karşılamada yetersiz kalıyor. Kolilerin içeriğini ağırlıklı olarak yağ, un, şeker, bakliyat, hazır çorba ve salça gibi ürünler oluştururken et, süt ve ürünleri, kuru meyve benzeri besleyici ve zengin gıdaların yokluğuysa dikkat çekiyor. Özellikle dar gelirli vatandaşların, düşük bütçeyle dengeli ve sağlıklı beslenmesi açısından beslenme tavsiyeleri ve önerilende bulunan Diyetisyen Nisa Demir, protein kaynakları besinlere dikkat çekerek, “Ramazan ayında dağıtılan yardım kolileri, düşük gelirli bireylerin temel gıdalara erişimini kolaylaştırmayı amaçlasa da içerikleri yetersiz kalıyor. Artan gıda fiyatları nedeniyle birçok kişi kırmızı et, yumurta ve süt ürünleri gibi besinlere ulaşmakta güçlük çekerken, yardım kolilerinin büyük ölçüde kuru gıdalarla sınırlı tutulması, beslenme çeşitliliğini olumsuz etkiliyor” dedi. Demir, “Kolilerde genellikle un, baklagil ve tahıl ürünleri yer alırken, protein açısından zengin besinler yeterli oranda bulunmuyor. Hayvansal protein kaynaklarının saklama koşulları nedeniyle eklenmese de, konserve ton balığı ve konserve hindi eti gibi alternatifler değerlendirilebilir. Ayrıca, kuru yemiş, kuru meyve ve ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumların da kolilere dâhil edilmesi, bireylerin daha dengeli ve sağlıklı beslenmesine katkı sağlayacaktır. Bu koliler, protein ve sağlıklı yağ içeriği zenginleştirilmiş besin seçenekleriyle desteklenmeli. Böylece hem beslenme çeşitliliği sağlanır hem de bireylerin uzun süreli açlık sonrası dengeli beslenmesi mümkün olur” şeklinde konuştu. Ramazan’ın manevi yönüne de vurgu yapan Demir, “İhtiyaç sahiplerine yapılan yardımlarda besin çeşitliliği sağlanarak, kuru meyveler, yağlı tohumlar, konserve et ürünleri ve yumurta gibi besinler eklenirse çok daha faydalı olur” diye konuştu.
DEMİR’DEN VATANDAŞLARA ÖNERİLER
“Protein ihtiyacımızı karşılamak için yumurta ve peynir gibi besinler mutlaka yer almalı” diyen Demir, “Ramazanda sahur ve iftar olmak üzere iki temel ana öğünümüz var ve bu öğünlerde temel besin gereksinimlerimizi karşılamamız gerekiyor. Protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve minerallerin yeterli düzeyde alınması, gün boyu enerjiyi korumak ve sağlıklı beslenmek açısından büyük önem taşıyor. Bu besinler hem tokluk süresini uzatır hem de günlük protein ihtiyacını karşılamaya yardımcı olur. Akşam ise kas kaybını önlemek ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak için mutlaka protein kaynakları tüketilmeli. Eğer kırmızı et veya tavuk gibi besinler temin edilemiyorsa, peynir, yumurta ya da kuru baklagiller gibi alternatif protein kaynaklarına yönelinmeli. Ayrıca yoğurt ve süt gibi besinlerin de sahur ve iftarda tüketilmesi, protein dengesini sağlamak açısından önemlidir” dedi. Sebze tüketimine de dikkat çeken Demir, “Ramazan’da beslenme düzeninin değişmesi nedeniyle kabızlık sık görülen bir sorun. Bu durumu önlemek için sahur ve iftarda mutlaka sebzelere yer verilmelidir. Sebzeler hem sindirimi kolaylaştırır hem de yemek yeme hızını düşürerek mideyi ani yüklenmelere karşı korur. Salata, haşlanmış sebze ya da yemek formunda tüketilebilir. Sağlıklı yağların da öğünlere eklenmesi gerekmektedir. Karbonhidrat seçiminin de büyük önem taşıdığını belirten Demir, “Ekmek, tahıllar ve kuru baklagiller bağırsak hareketlerini düzenleyerek sindirimi destekler. Ancak beyaz unlu ekmekler, pirinç pilavı ve patates gibi yüksek glisemik indeksli gıdalar kan şekerini hızlı yükselterek ani açlık hissine neden olabilir. Bunun yerine tam tahıllı ekmek, bulgur pilavı veya grissini gibi alternatifler tercih edilmelidir. Özellikle iftarda kan şekerinin dengeli yükselmesi için sağlıklı karbonhidrat kaynaklarına yönelmek önemlidir” ifadelerine yer verdi.
SAHURU SAKIN GEÇİŞTİRMEYİN!
Diyetisyen Nisa Demir, Ramazan ayında sağlıklı beslenmenin en önemli unsurlarından birinin sahur öğününü atlamamak olduğunu belirterek, “Sahur, mutlaka ve mutlaka yapılmalı. Yedim, yattım şeklinde değil; olması gereken saatte tüketilmeli. Sadece su içerek sahuru geçiştirmek, metabolizmanın yavaşlamasına ve gün boyu enerjisiz kalmaya neden olabilir. Sahur öğününde kaliteli protein, sağlıklı yağ ve kompleks karbonhidratlar bulunmalı. Ancak tuzlu, baharatlı ve kızartılmış yiyeceklerden kaçınılmalı, çünkü bunlar hem susuzluğa neden olur hem de gün içinde açlığı artırır” ifadelerini kullandı. İftarın kontrollü ve sağlıklı şekilde yapılması gerektiğini belirten Demir, “İftara su ve hurma ile başlanmalı, ardından yavaşça çorba içilmeli. Sindirim sistemini yormamak adına tüm yemekler sırayla tüketilmeli. Önce sebzeler, ardından proteinler ve son olarak karbonhidratlar tercih edilirse hem mide rahat eder hem de porsiyon kontrolü sağlanır. İftar sonrası bir ara öğün yapılarak eksik besinler tamamlanabilir” diye konuştu. Ramazan ayında reflü ve kilo artışı gibi sorunlara da dikkat çeken Demir, “İftardan hemen sonra yatmak veya spor yapmak mide rahatsızlıklarına yol açabilir. Egzersiz için en uygun zaman, iftardan birkaç saat sonrasıdır. Ayrıca su tüketimi gün boyu eksildiği için iftar ve sahur arasında düzenli olarak su içilmeli, ancak suyu birden fazla tüketmemeye özen gösterilmelidir” dedi.