SAADET Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Plan ve Bütçe Komisyonu'nda gerçekleşen Tarım ve Orman Bakanlığı'nın 2026 yılı bütçe görüşmelerinde hükümetin tarım politikalarını eleştirdi. Kılıç, konuşmasında bütçe sunumlarının 'öz eleştiri' içermediğini ve 'yapılanların etrafı süslenerek uzun uzun anlatıldığını' belirterek gerçek sorunların masaya yatırılmadığını iddia etti.
'DIŞA BAĞIMLILIK ARTTI'
Konuşmasında Türkiye'nin tarım politikalarındaki başarısızlıkları sıralayan Kılıç, ülkenin birçok temel gıda ürününde dışa bağımlılığı bitiremediğini, tam tersine bu bağımlılığın arttığını savundu. Enflasyon konusunda ise eleştiri yönelterek Türkiye'nin gıda enflasyonunda dünyada 1. sırada olduğunu ve enflasyonun düşürülemediğini söyledi. Çiftçinin yaşadığı risklere de dikkat çeken Kılıç, don ve kuraklık gibi afetlerden koruyacak bir sigorta sisteminin halen kurulamadığını dile getirdi. Kılıç, Bakanlığa hitaben, "Üretim maliyetlerini düşüremiyorsunuz. Kırmızı ette ithalatla birlikte fiyatlar da artıyor, hayvan varlığımız azalıyor. Ziraat mühendisi, veteriner hekim, gıda mühendisi gibi uzmanların istihdamı konusuna hâlen kayıtsız kalıyorsunuz, istihdam son derece yetersiz. Tarım ve hayvancılık alanında teknolojinin kullanımı, modern üretim tesisi sayısı ve dağılımı konusunda ciddi eksiklikler var. Çiftçiye kanunen verilmesi zorunlu destek miktarını hiçbir yılda eksiksiz ödemediniz. Şap hastalığı ülkeyi kasıp kavururken kontrol altına alamadınız, çözümü hayvan ticaretini yasaklamakta aradınız ancak o da fayda etmedi" dedi.
TARIMSAL DESTEK YETERSİZ
Şerafettin Kılıç, Tarım Kanunu'nun gerektirdiği destek miktarlarına uymadığını öne sürdüğü iktidarı eleştirdi. Kanun'a göre, tarıma ayrılacak kaynağın 'milli gelirin en az yüzde 1'i olacak' olmasının devlet ile çiftçi arasındaki 'yazılı sözleşme' olduğunu belirten Kılıç, "Bu lütuf değil, sadaka değil, bu iktidarın keyfî tercihi hiç değil" dedi. Kılıç, 2026 yılı için kanunen öngörülen miktarın en az 770 milyar lira olması gerektiğini, ancak önlerine gelen teklifte tarımsal desteklerin 168 milyar lirada kaldığını ifade ederek, "Yani kanunun öngördüğü seviyenin dörtte 1'i bile yok" diye konuştu.
"Açık konuşalım. İktidar kendi çıkardığı kanuna uymuyorsa çiftçilerimize nasıl 'Devlete güven.' diyebiliriz?" diye soran Kılıç, çiftçinin ağır borç yükünü ve yüksek maliyetleri de gündeme getirdi. Kılıç, "Mazotun litre fiyatı 60 lirayı geçmiş, gübre bir yılda 2 katına çıkmış" derken çiftçinin bankalara olan borcunun bir yılda 784 milyardan 1 trilyon 81 milyar liraya çıktığını söyledi.
'BORÇLAR YAPILANDIRILMALI'
Yeni getirilen, SGK ve vergi borcu olan çiftçinin sübvansiyonlu kredi alamaması kararına da tepki gösteren Kılıç, "Üretici 'Benim SGK borcum tembellikten değil; mazot ile gübre yarışa girdi, hangisini ödeyeceğimi şaşırdım' diyor. Siz böyle bir üreticiye 'Borcun var, kredi yok' dediğiniz anda aslında şunu söylüyorsunuz, 'Sen üretme, sen tarlayı bırak, sen ahırı kapat'. Bu, tarımı yönetmek değil, tarımdan vazgeçirmektir" dedi. Kılıç, borçlu çiftçiyi sistemin dışına itmek yerine borcun yeniden yapılandırılması, faizin silinmesi ve gecikme cezasının kaldırılması gerektiğini belirtti.
'ASIL SORUNDAN KAÇILIYOR'
Kılıç, 2025 yılında meyve üretiminde toplamda yüzde 30'un üzerinde, kiraz ve kayısıda bazı bölgelerde yüzde 70'e varan kayıplar yaşandığını, buğday, arpa, kırmızı mercimek ve ayçiçeği üretimlerinin de ciddi oranda düştüğünü belirterek bu düşüşün sadece zirai don ve kuraklığa bağlanmasının 'asıl sorundan kaçmak' olduğunu ifade etti. Gıda enflasyonunun sebebi olarak zirai don ve kuraklığın gösterilmesini eleştiren Kılıç, "Geçtiğimiz Ekim ayında fiyatı en çok artan yumurta, tavuk eti, taze sebze ve alkolsüz içecekler gibi ürünlerin nasıl ki zirai donla alakası yoksa mazotun 60 lirayı geçmesi de zirai don veya kuraklık sebebiyle olmamıştır" dedi ve bahanelere sığınmak yerine eldeki imkanların kullanımına odaklanılması gerektiğini belirtti.
UZMAN PERSONEL İSTİHDAMI YETERSİZ
Devletin bütün kademelerinde esas alınması gereken en önemli ilkenin liyakat olduğunu söyleyen Kılıç, uzman personel istihdamındaki yetersizliği de eleştirdi. Kılıç, 2025 yılı istihdam kontenjanlarına değinerek ziraat mühendisleri için 18, veteriner hekimler için 41, gıda mühendisleri için ise sadece 7 kişilik kontenjan açılmasını 'komik rakamlar' olarak nitelendirdi ve ekledi: "Hastalık var ama veteriner hekim istihdamı yok, çiftçi yalnız ama ziraat mühendisi alımı yok, gıda zehirlenmeleri almış başını gitmiş, tağşiş ürünler raflarda ancak gıda mühendisi alımı neredeyse yok. İşi ehline vermediğiniz sürece sorunları çözemezsiniz."
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Konuşmasının sonunda tarım ve hayvancılık alanındaki krizin çözülebileceğini belirten Kılıç, çözüm için yapılması gerekenleri aktardı: "Tarımsal destekleri kanunun zorunlu kıldığı gibi milli gelirin en az yüzde 1'ine çıkarmak, destekleri çiftçinin ekim kararını alırken görebileceği şekilde, zamanında ve açıklıkla ilan etmek, çiftçiyi borcun içine boğmak yerine maliyetlerini düşürmek, ithalata değil yerli üretime yaslanan bir gıda politikası kurmak, hayvancılığı şap gibi hastalıklara, yem gibi dışa bağımlı girdilere teslim etmek yerine güçlü bir biyogüvenlik ve yem egemenliği stratejisiyle yeniden ayağa kaldırmak, Et ve Süt Kurumunu ve benzeri yapıları gerçekten kamucu, gerçekten düzenleyici kurumlara dönüştürmek, gençleri tarımın dışına itmek yerine tarımın öznesi yapmak, ormanları sadece yaz aylarında yanarken hatırlamak yerine yıl boyu korumak ve güçlendirmek."