Modern şehirlerin en büyük sorunlarından birisi gürültü kirliliği. Gözle görülmediği için somut bir hal almayan, somut bir hal almadığı için de üzerinde çok durulmayan gürültü kirliliği, psikolojik rahatsızlıklarda başlayarak ölüme kadar görülebilen hastalık zincirlerinin başlangıcı olabiliyor.
SOMUT OLMADIĞI İÇİN GEREKLİ ÖNEM VERİLMİYOR
Konu ile alakalı konuşan Çevre Mühendisi Nilgün Akbulut Çoban, günümüz şehirlerinde ses fazlalığının ve yüksekliğinin gürültüye neden olduğunu ifade etti. "Unutulmamalı ki sükûnet, esas itibariyle kullanımına herhangi bir fiyat biçilemeyen kamusal bir varlıktır" diyerek sözlerine başlayan Nilgün Akbulut Çoban, “Gürültü kirliliği, maruziyet süresi arttıkça ölüme kadar götürülebilecek bir kirlilik türü. Buna rağmen gürültülü kirliliği çok önemsenmeyebiliyor. Çünkü gürültü doğrudan gözle görülen bir kirlilik değil. Bunun yanında etkileri diğer kirlilik çeşitleri gibi hemen değil, aylar veya yıllar sonra ortaya çıkıyor” dedi.
ÖLÜME GÖTÜREBİLEN BİR KİRLİLİK
Gürültü kirliliğinin insanda” ilk olarak konforsuzluğa sebep olduğunu ifade eden Çoban, “Önce rahatsızlık hissi veren bu kirlilik daha sonra psikolojik rahatsızlıklara sebep olur. Bu aşamadan sonra patolojik rahatsızlıklar bünyeyi sarmaya başlar. Tansiyon, kolesterol gibi hastalıklar patolojik rahatsızlıklara örnek verilebilir. Bundan sonra uyku bozukluğu, kalp damar rahatsızlıklarına evrilen süreç sonunda maalesef ölüme kadar giden bir zincir oluşturabilir” dedi.
KARAYOLU VE ARAÇLAR GÜRÜLTÜ SEBEBİ
Antalya’da da çok sayıda gürültü kirliliği kaynağı olduğunu ifade eden Nilgün Akbulut Çoban, “Antalya'da herkesin karşılaştığı kirlilik kaynakları karayolu ve araçlar. Turizmin başkenti olmasıyla birlikte havayolu da bu gürültü kirliliği kadrajında yer alıyor. 50 binden fazla iniş kalkışın olduğu Antalya Havalimanı’nda gürültü haliyle çok fazla oluyor” ifadelerini kullandı.
ÇÖZÜM YEŞİLDEN GEÇİYOR
Gürültü kirliliği için en önemli adımın kaynakta önlem almak olduğunu ifade eden Çoban, sözlerini şu ifadelerle sonlandırdı: “Gürültü kirliliğinde temel olarak 3 ayrı faz olduğunu varsayıyoruz: Kaynak, yayılım ve alıcı. Kaynakta önlem almak önemli. Kaynakta gürültüyü yönetirsek, alıcıya gitmemiş olur. Kaynakta çözemiyorsak, yayılım yolunda gürültü bariyerleri ya da tampon bölgeler ile gürültünün alıcıya ulaşmasını engelleyebiliriz. Bunun en ekonomik ve çevreci yolu ise uygun parklar ve yeşil alanlar olabilir. Bunu yapmak, kaynak ile alıcı arasındaki en doğa dostu ve en ekonomik çözüm. Bu da olmazsa, alıcı noktasında bina yalıtımları ya da alıcı özelinde önlemler de bu içten içe hasta eden kirliliğe karşı önlem olabilir.”