Antalya’yı, Antalyalıları en iyi tanıma yolu köşe bucak dolaşmak. Hem coğrafyayı, iklimi, üretim havzalarını, modellerini, ürünleri yerinde görüyorsunuz hem de insanını, derdini, tasasını, kaygısını, neşesini, sevincini tanıyıp paylaşıyorsunuz. Bu sadece Antalya için değil, bütün coğrafyalar için geçerli. Hiçbir toprak, kent, bölge, ülke, oturarak öğrenilmez. O toprağı dolaştığınızda, tanıdığınızda, onun üstünde yapılan siyaseti, siyasi tercihleri de kavrarsınız. Hafta sonu gittiğimiz Alanya-Gazipaşa güzergahı bunları düşündürdü bize. Alanyalı olmakla Gazipaşalı olmak arasındaki farkı gördük örneğin. Alanyalı niye imam, Gazipaşalı niye öğretmen? İki farklı ideolojiye, dünya görüşüne, siyasi tercihe karşılık geliyor bunlar. Çoğaltıp gidebiliriz bu saptamayı. Öğretmenin köylerden atılması, yerine imamların ikame edilmesine kadar, yani rejim değiştirme çabasının altyapısına kadar götürebiliriz örneğin.

Onlar bu toprağın çocukları

Hazır Alanya-Gazipaşa bölgesine adım atmışken buralardan bir yerleri anlatalım bugün. Alanya-Gazipaşa arasındaki Aytap Sahili, herkesin hayallerini süsleyebilecek bir coğrafyaya sahip. Denize doğru uzanan iki burun ve arasında küçük, küçücük bir koy. Gemilerin değil, ancak teknelerin sığınabileceği doğal bir liman. Bu coğrafya bir zamanların önemli deniz kentlerinden İotape’ye ev sahipliği yapıyor. Denize bir dil gibi uzanan dik ve sarp kayalıklı, üzerinde kentin akropolü duruyor. Zaman içinde çok tahrip edilen akropol üzerindeki yapıları bugün tanımlamak oldukça zor… Akropol tepesinin doğu yanında ise üzerinde hamam, tapınak, şapel gibi yapıların durduğu diğer kayalık uzanıyor. İkisi arasında da küçük, doğal bir liman yer alıyor. Herhangi bir dalgakırana sahip olmayan bu limana küçük birkaç tekne ancak sığar. Bu da deniz korsanları için büyük bir şanstı. Roma resmi tarihinin ‘korsan yatağı’ diye mimlediği Dağlık Kilikya’da bu tür limanlar sıkça görülür. Romalıların ‘korsan’ diye suçladığı bu insanlar yerel halktan başkası değil aslında. Kendini, koyunu, sahilini, toprağını, ülkesini koruduğu, önündeki denizden geçen Roma gemisine hesap sorduğu, bedel istediği için ‘korsan’ ilan ediliyorlar. Öyle ilan edilip Roma tepelerine biniyor. Bu bir işgal. Anadolu’nun işgali yani. ‘Korsan’ denilen halklar, isimler, şefler bizim insanlarımız, bu toprağın çocukları.

Kente adı verilen kraliçe İotape

İotape kentinin, asi ruhlu, isyankar, resmi tarihe göre korsan Dağlık Kilikya halkını ehlileştirmek, yerleşik hayata geçirmek için kurulduğu biliniyor. Kenti kuran da Roma’nın taşeronlarından olan Kommagene kralı IV. Antiochos. Günümüzdeki Adıyaman bölgesine hükmeden Kommagene kralının Akdeniz kıyılarında ne işi olduğunu merak edenlere kısa bir özet geçelim: İmparator Caligula, MS 38 yılında kral ilan ettiği IV. Antiochus’a Kilikya’nın vahşi alanlarını da yönetme görevi verdi. Kommagene, o dönem Roma’nın tek bağımlı devletiydi. MS 41 yılında Claudius’un imparator olmasıyla birlikte Kommagene tartışmalı hale geldi ancak özerkliğini büyük oranda korudu. IV. Antiochos, bağımsızlığını korumak için hem Romalılara, hem de Perslere yakın davranıyordu. Bu yüzden hem Helen, hem de Pers kökenli İotape ile evlendi.

Taşeron Antiochos’un şehirleri

MS 72 yılında ise işler tamamen ters gitti. Suriye Valisi Paetus, İmparator Titus’a verdiği raporda, IV. Antiochos’un Romalılara isyan etmek üzere olduğunu iddia etti. Bunun üzerine Roma ordusu bölgeye sevk edildi. IV. Antiochos’un oğulları Epiphanes ve Callinicus savaşta yenildi. IV. Antiochos Partlara sığınırken Kommagene Krallığı’na da son verildi. IV. Antiochos’un Akdeniz sahillerindeki 34 yıllık taşeronluğunun izleri özellikle iki kentte duruyor. Birisi İotape, diğeri ise Antiochia ad Cragum… İotape eşinin, Antiochia ad Cragum kendi ismini yaşatıyor. Kentin limanının korsan ve balıkçı tekneleri tarafından uzun yıllar boyunca kullanıldığı söylenebilir. Kalıntılar çoğunlukla Roma özelliği taşımakla birlikte, Bizans yapıları da görülüyor. Doğudaki burun üzerinde duran hamam günümüze ulaşan en belirgin yapı. Akropolün karaya bağlandığı vadide bulunan liman caddesi, yazıtlarıyla dikkat çekiyor. Akropolün hemen doğusundaki koyda da bazilikal planlı kilise görülebiliyor. Kentte iki tapınak bulunduğunu da sözlerimize ekleyelim.