GÜNDEM

Antalya’nın kalp damarları tıkalı

EKİPDER Başkanı ve ATSO Başkan Adayı Reşat Güney, “Antalya ekonomisini bir kalbe benzetirsek, kalbe giden damarlardan yalnızca turizm damarının açık olduğunu söyleyebiliriz. Sanayi, tarım ve ticaret damarları ise kalbe yeterince kan pompalayamıyor” dedi

ANTALYA Ekspres Gazetesi'den Selim Çelik'e konuşan Ekonomi, İş Geliştirme ve Planlama Derneği (EKİPDER) Başkanı ve Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkan Adayı Reşat Güney, çalışma hayatındaki değişimlerden yapay zekânın iş yaşamındaki rolüne, asgari ücret ve faizlerin vatandaşa yansımasından Antalya ekonomisindeki sorunlara kadar birçok konu hakkında samimi açıklamalarda bulundu.

Bir iş eğitimi ve danışmanlık firması sahibi olarak, meslek hayatınızın başından bu yana insanların işe bakışında ve iş yaşamında değişiklikler olduğunu düşünüyor musunuz? Varsa bunlar neler?

Yaklaşık 30 yıllık iş hayatım var. Bunun 13 yılını profesyonel olarak ülkemizin önde gelen şirketlerinde yöneticilik yaparak, son 18 yılını ise kendi şirketimle hizmet vererek geçirdim. Hatırlıyorum, üniversite sınavlarına girdiğim dönemde Türkiye’de toplamda sadece 27 üniversite vardı. Yine lise çağımızda meslek liseleri çok önemli bir yere sahipti; endüstri meslek lisesi, teknik lise ve Anadolu teknik liseleri bulunmaktaydı. Bizim dönemimizde Anadolu liseleri ve kolejler de oldukça nitelikli eğitimler vererek gençleri geleceğe hazırlıyordu ve bu gençler iş hayatına donanımlı bir şekilde katılıyordu. Bugün ise üniversite ve lise sayısının arttığını görüyoruz. Ancak nicelik artarken, nitelik açısından maalesef aynı seviyeye ulaşılamadığını söylemek gerekiyor. Bunu ifade ederken çok değerli lise ve üniversitelerimizi tenzih ederim.

Eğitim sistemi tamamen iş hayatının beklentilerine göre organize edilmelidir. Bu anlayışın eksikliği, daha çok yaşam mücadelesi üzerine kurulu bir iş hayatı modelini beraberinde getirdi. Bu durum hem çalışanları hem de işverenleri zorlayan bir tablo ortaya çıkardı.

Yapay zekâ ve teknolojinin çalışma hayatını nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz? Yapay zekânın insanların işini elinden alabileceği fikri hakkında neler söylersiniz?

Teknoloji, her zaman iş hayatına büyük katkılar sağlamıştır. Her yeni teknoloji, beraberinde yeni iş alanları da yaratmıştır. Teknolojik gelişmeler kendi içinde ve çevresinde mutlaka yeni istihdam olanakları doğurur. Önemli olan, bu yeni iş alanlarını doğru şekilde değerlendirmek ve buna uygun eğitimli iş gücünü hazırlamaktır.

Her yıl olduğu gibi bu sene de asgari ücret konusu gündemden düşmüyor. Sizce asgari ücret ne kadar olmalı? Asgari ücretin ekonomi ve enflasyon üzerindeki etkisi nedir? “Yüksek asgari ücret enflasyonu artırır” görüşü sizce doğru mu?

Asgari ücrete gelecek olursak, gönül ister ki bugünkü şartlarda asgari ücret 50-60 bin TL seviyelerinde olsun. Ancak yaşadığımız ekonomik koşullar ve karşılaşılan zorluklar, maalesef bu rakamlara ulaşılmasını engelliyor. Asgari ücret, adından da anlaşılacağı üzere bir taban ücrettir. Sadece asgari ücretin artması doğrudan enflasyon sebebi değildir. Ancak tüm ücretlerin asgari ücrete paralel şekilde yukarı yönlü artması, tüketime dayalı enflasyonu tetikleyebilir. Buna rağmen asgari ücreti tek başına enflasyonun nedeni olarak görmek yanıltıcıdır. 2026 yılı için asgari ücret artış beklentim yüzde 25 ile 28 arasındadır.

Uzun süre yüksek faizlerle çalışmak zorunda kalan sanayi çarkları, son aylardaki faiz düşüşleriyle biraz rahatlayacak mı? Faiz düşüşlerini nasıl yorumluyorsunuz? Vatandaş ne zaman rahat bir nefes alabilir?

Mevcut ekonomik programın devam etmesi ve yalnızca para politikasıyla değil, maliye politikasını da içine alan bütüncül bir mücadele yürütülmesi halinde, 2027 yılının başlarında bir miktar rahatlama yaşanabileceğini öngörüyorum. Tabii bu değerlendirme, dünyada yaşanabilecek ekonomik ve siyasal risklerin oluşmaması şartıyla geçerlidir.

Yurt dışında da çalışmalar yapan birisiniz. Türkiye ile yurt dışındaki ekonomik konjonktür kıyaslandığında hangi farklar öne çıkıyor?

Yurt dışı ile kıyaslamada Avrupa’yı baz alırsak, hemen her alanda olduğu gibi disiplin ve denetim mekanizmalarının eksikliği ile uygulama aşamasındaki problemler temel fark olarak öne çıkıyor. Bana göre esas sorun ve sebep budur.

Antalya ekonomisi turizm ve tarım ile anılıyor. Sizce Antalya ekonomisi potansiyelini yansıtıyor mu? Bu bağlamda, ATSO başkan adaylığınızın temel gerekçesi nedir?

Antalya ekonomisini bir kalbe benzetirsek, kalbe giden damarlardan yalnızca turizm damarının açık olduğunu söyleyebiliriz. Sanayi, tarım ve ticaret damarları ise kalbe yeterince kan pompalayamıyor. Öyle ki, Antalya’nın tarım ve sanayi ihracatının toplamı, Türkiye’nin toplam ihracatının yalnızca binde onu seviyelerinde. Bu da bu alanlarda alınması gereken çok yol olduğunu açıkça gösteriyor. Bu sorun yalnızca sanayici ya da tüccarın çözebileceği bir mesele değildir. Odalar, meslek grupları ve siyaset birlikte çalışmalıdır. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası bu sürece öncülük etmelidir. Bizim adaylığımızın temelinde de bu anlayış yatıyor. ATSO; ekonomide, sanayide, tarımda, eğitimde, siyasette ve kültürde etkin bir rol üstlenmelidir. Maalesef bugün bu etki alanı yeterince oluşturulamamıştır. Bizim hedefimiz, bu etki alanını hayata geçirmektir.

Antalya’da ticaret ulaşım engeline takılıyor mu? Hızlı tren ve otoyol projeleri ne kadar önemli?

Ben 20 yıldır Antalya’dayım. Geldiğim günden bu yana bu şehirde hızlı tren, otoyol, otoban ve ulaşım projeleri konuşuluyor; ancak somut adımlar yeterince atılamıyor.

Oysa yollar ticaretin bağlantı noktalarıdır. Bunu yok saymak büyük bir hatadır. Kara, demir, hava ve deniz ulaşımının ticaretin her alanında etkin şekilde kullanılmasını sağlayacak politika ve uygulamaların geliştirilmesi şarttır.