Kartpostallar diyarına yolculuk

Mart ayını geride bıraktığımız bu günlerde benim için bahar gelmiştir. Doğa gerilerek uyanırken bende üzerimdeki tembellikten yavaşça sıyrılıp ait olduğum özüme doğru çekilmeye başladım. Şu zamanlarda insan; doğanın en gereksiz ve en zararlı canlısı olsa da, bir zamanlar aforoz edilip beton yığınlarına mahkum edilmeden önce biz de doğanın bir parçasıydık. İçimizde bir yerlerde bunların izlerini taşıyoruz. Bugün sizlere bağışlanma fırsatı sunacak, özümüze tekrar dönebilme şansı tanıyacak harika bir yolculuk hikayesinden bahsedeceğim. Bu yolculuğun adı Likya. Adını antik bir medeniyetten alıyor ve bir yürüyüş parkuru olarak karşımıza çıkıyor.

*****

Likya yolu; Fethiye'den başlayıp Antalya Geyikbayırı'nda biten, adını antik bir uygarlıktan alan, baştan sona işaretlenmiş patikaların bir araya getirilerek oluşturulmuş, dünyanın en uzun on yürüyüş rotasından biridir. Uzunluğu 500 kilometreden fazla olup 19 antik kenti birbirine bağlar. Bu yüzden sadece bir yürüyüş parkuru değil aynı zamanda da birçok medeniyete ışık tutmuş, tarihi bir medeniyetin izlerini taşıyan kültür yoludur. Tabii verdiğim bu bilgiler klasik Likya Yolu bilgileri, beni de bu bilgiler cezbetmiş, yaşadığım coğrafya üzerinde olduğu için, coğrafya kaderdir diyerek ve kendimi şanslı hissederek bu yolu yürümeye karar vermiştim. Bu yolu sadece bir yürüyüş parkuru olarak görmüştüm. Merak etmeyin yanıldığımı anlamam uzun sürmedi. Daha ayağımın tozuyla parkura başlamışken İstanbullu bir yürüyüşçüyle karşılaştım. Oradan buradan sohbet ederken yıllardır her bahar baştan sona bu yolu yürüdüğünü söylemişti. Mesela bu bana inanılmaz garip gelmişti nasıl ya demiştim defalarca aynı yol yürünür mü? Başka yürüyüş yolları yokmuş gibi, bana biraz abartı gelmişti. İkincisi de en beğendiği parkuru sorduğumda da hepsi demişti. Ben bir afallamıştım anlayamamıştım. Daha yeni düşmüştüm bu yollara, hamdım, en kötüsü de bakıyor ama görmüyordum. Parkurları yürüdükçe gözlerim açılmaya başlamıştı. Bu gezginin sözlerini anlamaya, söylediklerine hak vermeye başlamıştım. Bitirdiğim her bir parkur, benim yürüdüğüm en güzel parkur oluyordu. Sonunda anladım ki bu yolculuk hiç bitmeyecekti. İlerleyen zamanlarda parkurları sizlerle paylaşacağım.

*****

Likya yolu, tamamlayıp yanına bir tik atacağınız bir parkur değildir. Her parkuru birbirinden özel, başladıktan sonra her türlü fiziksel yorgunluğa rağmen sizi motive eden, bitiş noktasına ulaşmanızı sağlayan, görsel anlamda sizi fazlasıyla tatmin eden büyülü bir yoldur.

Aslında kartpostal tadında bir yolculuktur; her adımında, gözünüzün değdiği her şey gerçek olamayacak kadar güzeldir, kirlenmemiştir, üzeri örtülmemiştir. Size unuttuğunuz ama ait olduğunuz bir bütünü hatırlatır. Belki de bu histen dolayı baharın her gelişiyle içimdeki bu duyguyla baş edemem, zehri almıştım bir kere panzehirim bu kartpostallar diyarında…

Yazarın Likya Yolu'na dair diğer yazılarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
 

Likya’nın Yatıkardıç Finike parkuru


Likya’nın en özel parkuru


Sarıbelen’den Hacıoğlan’a


Likya’nın Kalkan-Bezirgan-Sarıbelen parkuru


Likya’nın Tekirova-Çıralı parkuru


Likya’nın Karaöz Olympos parkuru