ÖZEL HABER

‘Kültürle bağımız para üzerinden kurulmamalı’

Antalya Arkeoloji Müzesi’nin kapatılmasının üzerinden 9 gün geçti, ancak tepkiler dinmedi. 16 Temmuz sabahı ziyarete kapatılan müze önünde her akşam toplanan vatandaşlar, kapatma kararını protesto etmeye devam ediyor

Dün akşam saatlerinde yine müze önünde toplanan grup, bahçe kapısı önüne dökülen toprak yığınları ve bahçeye yerleştirilen konteynerlerle karşılaştı.

‘Kitabını al gel’ etkinliği sürüyor
Eylemlerin ilk günlerinde Müze Çalışma Grubu tarafından başlatılan ‘Kitabını al gel’ çağrısı da dokuzuncu gününde karşılık bulmaya devam etti. Mimar Nazan Yılmaz, öğrencilere kitap hediye etti. “O gün gençlerin gelerek kitap okuduklarını görmek beni çok etkiledi. Bu nedenle her gün yanıma kitap alıp geliyorum” diyen Yılmaz, o akşam da yanında getirdiği kitaplardan birini Akdeniz Üniversitesi Felsefe Bölümü öğrencisi Ali Özcan’a hediye etti.

‘Yakın tarihi korumak da bizim sorumluluğumuz’
Protesto sırasında açıklamalarda bulunan Arkeoloji Derneği Antalya Şube Başkanı Sevgi Temiz, yakın tarihin korunmasının önemine vurgu yaptı. Temiz, “Biz dernek olarak yakın tarihin korunmasından yanayız.20. yüzyıl mimarisi, sanat eserleri bizim için çok kıymetli. Bugünü korumazsak gelecekte geçmişimiz olmayacak” diyen Temiz, 1964’te açılan müzenin, gelecek kuşaklar için korunması gerektiğini söyledi. “Çünkü bugünü korumazsak, gelecekte anlatacak bir geçmişimiz olmaz. Bu müzenin hikayesi 1964 yılında başlıyor. Eğer 30 yıl, 35 yıl sonra bu müzenin 100 yıllık bir geçmişi olduğunu söylemek istiyorsak, onu bugünden korumak zorundayız” dedi.

‘Her tarihi eser 500 yıllık olmak zorunda değil’
Sevgi Temiz, arkeolojinin yalnızca eski dönemle sınırlı olmadığını, bugünün izlerinin de geleceğin araştırma konusu olacağını belirtti: “Her tarihi eser 300, 500 ya da 2000 yıllık olmak zorunda değil. Bugün yaptığımız her şey geleceğin arkeolojisini inşa eder. Bu müzenin yıkılması, çocuklarımıza anlatacak bir geçmiş bırakmamak demektir. Sadece geçmişi değil, bugünü de belgelemek ve korumak zorundayız. Eğer biz bu binayı yıkarsak, torunlarımız bu döneme baktığında ‘Bu insanlar hiç yaşamamış’ diyecek” dedi.

‘Müze para kazandırmadığı için değersizleştirilmemeli’
Temiz’in açıklamasındaki en dikkat çekici bölümlerden biri müzelerin ekonomik değil, kültürel değer üzerinden değerlendirilmesi gerektiğine dair çağrısıydı. “Kamuoyunda sürekli otel-müze projelerinden bahsediliyor ama neden okul-müze projeleri konuşulmuyor?” diyen Temiz, Avrupa’daki örnekleri işaret etti: “Bugün Avrupa’da pek çok üniversitenin kendi müzesi var ve bununla gurur duyuyorlar. Türkiye’de ise sadece ODTÜ’nün kampüsünde bir müze var. Eşi benzeri olmayan bir coğrafyada yaşıyoruz ama üniversitelerde müze yok” dedi.
Temiz ayrıca, kültür-sanat kurumlarının ekonomik fayda üzerinden değerlendirilmesini de eleştirdi: “Müze para kazandırmıyor diye değersizleştirilmemeli. Kültürle bağımızı para üzerinden kuramayız. Bu kurumlar bize geçmişimizi hatırlatır, kimliğimizi şekillendirir, değerlerimizi taşır” dedi.

‘Kurtarılma şansı varken bu şans değerlendirilmeli’
Konuşmasını müzenin yıkım kararına karşı net bir çağrıyla bitiren Sevgi Temiz, şu sözlerle son noktayı koydu: “Bu yapının kurtarılma şansı hala var. Bizler bu şansın kullanılmasından yanayız. Asla yıkılmasını istemiyoruz. Çünkü bu sadece bir bina değil, bu şehirde yaşayan binlerce insanın belleği” dedi.