Likya’nın Kalkan-Bezirgan-Sarıbelen parkuru

Dört kişilik bir grupla Kalkan’a doğru yola çıktık. Kalkan’a giriş yaptığımızda korkunç bir manzarayla karşılaştık. Başınızı kaldırıp etrafa bakındığınızda villalar resmen Kalkan’ın doğal güzelliğini yok etmiş görünüyordu.

Fazlasıyla moral bozuntusuyla kamp alanı tercihimizi yaptık. Birinci tercih rotanın başlangıç noktası olan sarnıcın arka tarafındaki düzlük, ikinci tercihimiz ise sahildeki belediye parkıydı. Sarnıcın orası yola çok yakın olduğu için tercih etmeyip belediye parkına çadırlarımızı kurduk.

Sabahın ilk ışıklarıyla toplandık. Sahille sarnıç arası 5 kilometrelik asfalt bir yol var.  Asfalt yollarda yürümekten hiç hoşlanmadığımız için bir araç bulup kendimizi sarnıca bıraktırdık. Yağmur beklentisi olduğu için yağmur başlamadan biraz yol almak istiyorduk.

Sarnıcın karşısından rotaya giriş yaptık ve direkt tırmanışa geçtik. Bu tırmanışı direkt açıklıkta gerçekleştiriyorsunuz havanın kapalı olması işimize geldi. Yoksa güneşle işimiz zor olurdu. Her adımda Kalkan’dan birazcık daha yükseliyorduk. Tam bir mola vermişken İstanbul’dan gelen Cem ve Nil çiftiyle tanıştık ve birlikte yürümeye başladık.

Likya’nın güzelliklerinden biri de, yol boyunca çok güzel insanlarla tanışıp yol arkadaşlığı yapabiliyor olmak.

*****

Kalkan ayaklarımızın altında kalırken örme antik bir yolda kıvrıla kıvrıla, su sarnıçlarından geçerek yükselmeye devam ettik. Sarnıçlardaki sular içilmiyor. En son bir geçitten geçtik ve tırmanış sona erdi.  Artık sahilden 750 rakıma çıkmıştık. Biraz daha ilerlediğimizde Bezirgan’ın tarihi tahıl ambarları gördük ve Bezirgan’a ulaştığımızı anladık. Sıra sıra dizilmiş tahıl ambarlarının arasından geçip köye doğru ilerledik. Dik bir tırmanıştan sonra dümdüz bir alana sahip Bezirgan köyü bizi biraz şaşırttı.

Devasa bir çınar ağacının altına kurulmuş ahşap bir platformda molamızı verdik. Parkur uzun ve yorucu olacağı, artı birde yağmur beklentisi olduğu için yola devam ettik. Köyün içinden geçip, ceplerimizi bademler koyup, sularımızı doldurduktan sonra Bezirgan’a veda ettik. Bezirgan; şirin ve meyve ağaçlarıyla dolu, her yere kamp atabileceğiniz dümdüz bir köy.

*****

Çıkıştan sonra bir ara işaret sıkıntısı yaşadık. Wikiloc sayesinde fazla bocalamadan Sarıbelen rotasına girebildik. 150 metre daha yükseldikten sonra Sarıbelen kendisini gösterdi. Artık inişe geçmiştik ve korktuğumuz başımıza gelmişti, yağmur bizi inişte yakalamıştı. Bizi zor ve tehlikeli bir iniş bekliyordu. Çoğu yerde oturarak iniş yaptım. Tek derdim yağmur şiddetini artırmadan Sarıbelen’e ulaşmaktı. Biraz çamur banyosu yapsam da hayatımın en hızlı ve en profesyonel inişini gerçekleştirdim desem abartmış olmam. Kazasız belasız bütün ekip inişi gerçekleştirdik.

****

Kalkan sarnıçtan Bezirgan köyü arası 6 kilometre, Bezirgan-Sarıbelen arası da 6 kilometre, yani toplamda 12 kilometre yürümüş olduk.

Kalkan-Kaş parkuru uzun ve yorucu bir parkur olduğu için planımız Sarıbelen ile Gökçeören arasında bir yerde kamp atıp bir sonraki güne bypass yapmaktı. Saat daha ikiydi ama hava bozunca Sarıbelen’de kalma kararı aldık. Köyün içine doğru devam edip Mozaik Pansiyon’un terasına çadır attık.

Pansiyona geçtikten sonra ne kadar isabetli bir karar aldığımız ortaya çıktı. Yağmur ve rüzgar şiddetini artırdığı gibi ortalık sisten de görünmez oldu.

Pansiyonda çamurlarımızdan arınıp, dinlenip harika bir akşam yemeği yiyerek günü sonlandırdık. Çadırlarımızı sıkıca sabitledik, gece yarısına kadar rüzgar dinmedi. Sabah gevşek bir kahvaltının ardından mis gibi bir havada Gökçeören’e doğru yola koyulduk.

Bir sonraki yazım Sarıbelen-Gökçeören parkuru…

Yazarın Likya Yolu'na dair diğer yazılarına aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.
 

Likya’nın Yatıkardıç Finike parkuru


Likya’nın en özel parkuru


Sarıbelen’den Hacıoğlan’a


Likya’nın Tekirova-Çıralı parkuru


Likya’nın Karaöz Olympos parkuru


Kartpostallar diyarına yolculuk