GÜNDEM

Neşet Gündüz: “Atatürk öldürüldü mü?”

Tüketiciler Birliği Antalya Şube Başkanı Neşet Gündüz, 10 Kasım dolayısıyla yaptığı açıklamalarda Atatürk’ün vefatıyla ilgili dikkat çeken ifadeler kullandı. Gündüz, Atatürk’ün ölüm sebebinin farklı anlatıldığını ve vefatının şüpheler içerdiğini ifade etti

10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü dolayısıyla açıklamalarda bulunan Tüketiciler Birliği Antalya Şube Başkanı Neşet Gündüz, Atatürk’ün Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşadığı zorluklara rağmen belirlediği hedefleri gerçekleştirdiğini, Türkiye Cumhuriyeti’ni çağdaş bir ülke seviyesine çıkarmak için büyük emek sarf ettiğini söyledi. Gündüz, açıklamasında Atatürk’ün vefatıyla ilgili de dikkat çeken iddialarda bulundu.

DOKTOR DEĞİŞİMİ ÖLÜM GETİRDİ
Gündüz, “Mustafa Kemal Atatürk'ün bünyesine yanlış teşhis ve yanlış tedaviyle fazla kinin yüklenmesi sonucunda karaciğerinin iflas ettiği ve siroz hastalığına yakalanarak yaşamını yitirdiği ifade edilir. Bir dönem Atatürk’ü tedavi eden Fransız doktor, Atatürk’ü iyileşme sürecine sokmuş; ancak süreç tekrar eski hekime devredilince sağlık durumu kötüleşmiş ve sonuçta ölüm gelmiştir” dedi.

“SITMA HASTALIĞI İHTİMALİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ”
Atatürk'ün ölümüne sebep olan hastalıklar hakkında bazı iddialar olduğunu belirten Gündüz, şu ifadeleri kullandı: “Bu iddialar hakkında da bir şeyler söylemek zorundayım. Operatör Doktor Aytekin Ertuğrul, Atatürk'ün sirozdan değil sıtma hastalığından vefat ettiğini iddia ediyor. Atatürk'e 1938 yılının Ağustos ayından itibaren kinin tedavisi uygulandığı, İstanbul’daki bir eczaneden 4 kutu kinin alındığı ve içinde yüksek miktarda cıva bulunan çok tehlikeli bir ilaç verildiği belirtiliyor. Karaciğer büyümesinin ve zedelenmesinin ileri düzey sıtma vakalarında da görülebildiği unutulmamalıdır.” Gündüz, Atatürk’e hangi gün ne tür ilaçlar verildiği ve nasıl bir tedavi uygulandığına dair bir tutanak bulunmadığını, buna rağmen ölüm raporunda “alkole bağlı siroz” ifadesinin yer aldığını söyledi. Ayrıca Atatürk'e otopsi yapılmadığının da ileri sürüldüğünü hatırlattı.

“ATATÜRK’ÜN ÖLÜM RAPORU TIBBİ AHLAKA UYGUN DEĞİL”
Gündüz, “Atatürk'ün ölümünün alkole bağlı sirozdan olmadığı kesindir. Doktorlar da ölüm raporunda ‘alkole bağlı siroz’ ifadesinin yer almasının tıbbi ahlaka uygun olmadığını belirtmişlerdir. Atatürk'ün sürekli doktorlarından Profesör Reşat Ömer Giritli dönmesidir, Profesör Nihat Reşat Belger jönt ürk sebaisti ve Kemal Öker’in de ünlü masonlardan olduğu iddia edilmektedir. Unutmamak gerekir ki Atatürk, 1935 yılında milletlerarası gizli bir teşkilat olan mason localarını kapatmıştır” dedi.

“ATATÜRK’E KARŞI PLANLI BİR KOMPLO OLABİLİR”
Gündüz, konuyla ilgili ciddi bir iddiasını da şöyle dile getirdi: “Bulgar Yahudisi, 33. dereceden farmason Avram Benaroya, Türkiye Mason Cemiyeti’nin kapandığını Moskova’da bir toplantı sırasında öğrenince sinirlerine hâkim olamayarak, ‘O sarı lider kesinlikle ortadan kaldırılacaktır. Amaçlarımıza darbe vuranların akıbeti feci şartlarda ölümdür!’ ifadelerini kullanmıştır. Bugün benzerini Gazze’de de yaşıyoruz.”

Gündüz, 1937 yılının ortalarında ismini açıklamadığı bir doktorun, bazı çevrelere dayanarak “Atatürk’e ilk darbeyi sinir sistemini zayıflatarak vurduklarını” söylediğini belirterek, “Aynı doktor, ‘Etrafında çember meydana getirdiğimiz Sarı Lider kendiliğinden bu çemberin içine girip hayatını bize teslim etti’ ifadelerini kullanmıştır” dedi.

“ATATÜRK’ÜN SAĞLIK RAPORU KAYIP”
Gündüz, “1976 yılında Atatürk'ün sıhhi raporunu isteyen Profesör Bedi Şehsuvaroğlu’na, tüm aramalara rağmen ‘bulunamamıştır’ cevabı verilmiştir. Bu da önemli bir ayrıntıdır. Prof. Dr. Uğurkan Kocatürk de Atatürk’ün karaciğerinde hasar olduğunu, ancak bunun sirozdan kaynaklanmadığını ifade etmiştir” diye konuştu.

“ATATÜRK’ÜN SITMA OLDUĞU GİZLENDİ”
“Burada enteresan olan, Atatürk’ün sıtma hastası olduğunun gizlenmiş olmasıdır” diyen Gündüz, kaynaklarda Atatürk’ün savaş cephelerinde sıtmaya yakalandığına dair kayıtların bulunduğunu belirtti. “Sivas’taki görüşmelerde Atatürk ile konuşan Amerikalı General Harward, ‘Cevapları akarsu gibiydi, net ve anlaşılırdı. Ancak öğrendim ki bir müddet önce sıtmaya yakalanmış ve bizimle diyalog halindeyken sıtma nöbeti geçiriyormuş’ ifadelerini kullanmıştır. Amerikalı generalin bile bildiği bu gerçek Türk milletinden saklanmıştır.”

ZEHİRLENME İHTİMALİ VAR
Gündüz, son olarak, gazeteci-yazar Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya” adlı kitabında Atatürk’ün sağlık durumuyla ilgili dikkat çeken satırları olduğunu hatırlattı: “Kitapta özellikle 1937’den sonra sinir dengesinin bozulduğu, alınganlaştığı, sinirlerine hâkim olmakta zorlandığı ve kaşıntı şikâyetlerinin başladığı anlatılıyor. Falih Rıfkı Atay’ın aktardığı bu belirtiler dikkate alındığında, alkole bağlı siroz iddiası gerçekçi değildir. ‘Salikrat’ isimli, yüksek cıva içeren bir ilaçla Atatürk’ün yavaş yavaş zehirlendiği iddiası güçlü bir temele dayanmaktadır” ifadelerini kullandı.