Antalya Ekspres Gazetesi'nden Güven Güneş'in haberine göre; Gündoğmuş ilçesine bağlı 3 mahallede yapılması planlanan taş ve mermer ocağına karşı bölge halkı ayakta. 100’den fazla yerde maden arama ruhsatı verilmesine karşı başta Karadere'de düzenlenen basın açıklamasına başta bölge sakinleri olmak üzere Gündoğmuş Belediye Başkanı Ali Gülen, CHP İl Başkanı Nail Kamacı, CHP Milletvekillerinden Aykut Kaya, Aliye Çoşar, Mustafa Erdem, Önceki Dönem Eğitim Sen Başkanı ve Gündoğmuş Belediye Başkan Adayı Nurettin Sönmez, İyi Parti, Sol Parti ve Anahtar Parti Temsilcileri, Emek ve Demokrasi Güçleri Bileşenleri, Temsilcileri alanda basın açıklaması yararak taş ve mermer ocağına karşı Gündoğmuş halkının yanında olduklarını ifade ederek ruhsatların iptal edilmesi mücadele çağrısında bulundular.
BU YERLER DEDELERİMİZİN BİZE MİRASIDIR
Gündoğmuş’un Karadere, Senir ve Kozağacı mahallelerinde açılması planlanan taş ocağına karşı yükselen itiraz, bölgenin doğasına ve kültürel mirasına sahip çıkan güçlü bir dayanışma örneğine dönüştü. Osmanlı arşivlerine kadar dayanan tarihî geçmişiyle dikkat çeken Karadere’nin doğal dokusunun, tarım alanlarının ve su kaynaklarının tehdit altında olduğunu belirten bölge halkı, taş ocağı faaliyetlerinin geri dönülmez tahribatlara yol açacağını ifade ederek, “Bu topraklar bize dedelerimizden miras kaldı” dedi. Sadece çevresel yıkıma değil aynı zamanda sağlık, tarım ve sosyal hayat üzerindeki etkilerine de dikkat çekilen basın açıklamasında yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleşen eylemde, “Birlikte durursak kazanırız” diyen bölge sakinlerinden Mevlüt Güven alanda yaptığı konuşmada, “Bugün burada toplanmamızın sebebi, köyümüzün, toprağımızın, geleceğimizin karşı karşıya olduğu büyük bir tehdittir: taş ocağı ve maden projesi. Biliyorum ki her birimiz, doğayla iç içe, huzur içinde yaşadığımız bu topraklara derinden bağlıyız. Kanuni sultan süleyman ve yavuz sultan selim zamanında İstanbul başbakanlık arşivi 90 maliye numarasında kayıtlı murt nahiyesine bağlı Karadere köyü atalarımızdan bize miras kalan bu cennet köşesi, bugün bir rant kapısı olarak görülüyor. Bizim yaşam alanlarımız, gelecek nesillerimizin mirası, birkaç kişinin kısa vadeli çıkarları için yok edilmek isteniyor. Peki, bu taşocağı ne anlama geliyor köyümüz ve çevre köylerimiz için? Öncelikle, çevre felaketi demek. Dinamit sesleriyle yankılanan dağlarımız, toz bulutlarıyla kaplanacak. Nefes aldığımız hava, içtiğimiz su kirlenecek, su kaynaklarımız yok olacak. Ağaçlarımız, bitki örtümüz zarar görecek. Burada yaşayan kuşlar, yaban hayvanları yuvalarını terk etmek zorunda kalacak. Doğa, bir daha asla eski haline dönemeyecek şekilde tahrip edilecek. Bu sadece bir doğa tahribatı değil, aynı zamanda bizim sağlığımıza ve yaşam kalitemize de doğrudan bir saldırıdır. İkincisi, tarım ve hayvancılık bitecek. Karadere ve çevresinin bereketli, tarlalarımız, bağlarımız, bahçelerimiz, ardıç ve sedir ormanlarımız bölgenin içme suyu havzası, bu toz ve kirliliğe dayanamaz. Hayvanlarımız, kirlenen meralarda otlayamaz, temiz su bulamaz hale gelecek” dedi.
GEÇİM KAYNAKLARIM YOK OLACAK!
“Geçim kaynağımız, emeğimiz, alın terimiz heba olacak” diyen Güven sözlerine, “Köyümüz, geçim sıkıntısıyla boğuşan, toprağından koparılmış insanlarla dolu bir yere dönüşecek özellikle yöreye has Osmanlıya üzüm ve pekmez ihtiyacının karşılandığı "Karadere üzümü yok olacak. Üçüncüsü sağlığımız risk altında. Taşocağından çıkan partiküller, solunum yolu hastalıklarına, akciğer rahatsızlıklarına davetiye çıkaracak çocuklarımız, yaşlılarımız en savunmasız olanlar. Temiz hava almak, temiz su içmek en temel hakkımız değil mi? Bu haklarımız elimizden alınmak isteniyor. Dördüncüsü, sakin yaşamımız bozulacak. Artık tabiatın doğal sesleri yerine iş makinaları kamyon gürültüleri dinamit gürültüleri duyacağız tozlu yollar, tehlikeli trafik kazaları hayatımızın bir parçası haline gelecek, huzurumuz, sükunetimiz, komşuluk ilişkilerimiz bu kargaşadan etkilenecek. Karadere ve çevresi, bildiğimiz, yaşadığımız ve sevdiğimiz yer olmaktan çıkacak. Beşincisi, bu proje Karadere ve çevre köylerimizin rızası olmadan yapılmak isteniyor. Bizim yaşam alanlarımız hakkında alınacak kararlarda söz sahibi olmak en doğal hakkımızdır. Bizim fikrimiz alınmadan, bizim geleceğimizle ilgili bu denli önemli bir projenin hayata geçirilmesi kabul edilemez. Biz susarsak, onlar yaparlar. Biz sessiz kalırsak, geleceğimizi elimizden alırlar. Ama biz Karadereliler ve çevre köylülerimiz, toprağımıza, suyumuza, havamıza sahip çıkan insanlarız. Bizim sesimiz var, birlikteliğimiz var, mücadele azmimiz var. Bugün burada toplanmamız, sesimizi duyurmamızın ilk adımıdır. Bu mücadele uzun olabilir, zorlu olabilir ama asla vazgeçmeyeceğiz birlikte hareket ederek, hukuki yolları kullanarak, sesimizi her platformda duyurarak bu yanlıştan dönülmesini sağlayacağız. Unutmayın, bizim gücümüz birliğimizden geliyor. Karadereliler ve çevre köylerimiz olarak el ele verirsek, bu taşocağı projesini durdurabiliriz geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini koruyabiliriz. Bu mücadelede bize destek olacağınızdan eminim, hep birlikte Karaderemiz ve çevremize sahip çıkalım” ifadelerini kullandı.
BEN SİZLERİN BELEDİYE BAŞKANIYIM
Gündoğmuş Belediye Başkanı Ali Gülen, “Bizim ne denizimiz var ne de bir sahilimiz. Bizim nefes alacak bir ormanımız var. Ben bugünkü mevcut iktidarın belediye başkanıyım ama aslında halkın belediye başkanıyım. Ben ne Senir’den farklı düşünebilirim ne Karadere’den ne de merkezden. Ben sizleri temsil ediyorum ve sonuna kadarda sizlerin yanında olacağım.
HALKIN CAN DAMARINI HANÇERLEMEYİN
CHP Milletvekili Mustafa Erdem, “3 yıl önce taş ocağı yapılmak istenmiş şimdi kibarlaştırılarak mermer ocağı deniliyor ama ocağınız batsın. Köylülerimiz, hayvancılık yapacağız. Hayvancılığı bitirmeyin. Arıcılık yapacağız arıcılığı bitirmeyin. Su kaynaklarımız var kurutmayın, diyorlar. Bu kadar masum ve haklı taleplere karşı ne denebilir. Buradaki su kaynağı Senir, Kozacağı ve Karadere’nin can damarı, kalbidir. Bu kalbi hançerleyecek bir güç olamaz. Köklü tarihimizden günümüze gelen bu dağları korumak bizim görevimiz. Bu mücadelede sonuna kadar yanınızdayız. Mücadeleniz, mücadelemizdir.
GAZİPAŞA’DAN KAŞ’A RANT VE TALAN
CHP Milletvekili Aliye Coşar, “Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz ve bu zor günlerden geçerken Antalya olarak Kaş’tan, Gazipaşa’ya kadar çevre katliamlarıyla da karşılaşıyoruz. Saray iktidarı ne durmak biliyor ne de halkın sesine kulak veriyor. Antalya’nın, Gündoğmuş’un birçok sorunu ve ihtiyacı varken saray iktidarı bunları çözmek yerine rantçı ve talancı anlayışlarıyla nefesimiz olan ormanlarımızı, suyumuzu yok ediyor. Bizler buna, sizlerle beraber müsaade etmeyeceğiz. Burada yapılmak istenilen mermer ocağına karşı gerekli mücadeleyi hem fiziken hem de yargı yoluyla göstereceğiz. Halka rağmen burada bu projenin yapılmasına izin vermeyeceğiz.
MASA BAŞINDA ALINAN KARARLARA KARŞIYIZ
CHP Milletvekili Aykut Kaya, “Atatürk’ümüz, şüphesiz Antalya dünyanın en güzel kentidir demiştir. Atamız bu sözleriyle bizlere büyük bir sorumluluk yüklemiştir, bu sorumlulukta Antalya’mızın doğasına, toprağına, suyuna ve tarihine sahip çıkmaktır. Bizde bu sorumluluk bilinciyle burada yapılması planlanan madene karşı sesimiz yükseltmek için bir araya geldik. Biz madencilik faaliyetlerine karşı değiliz ama doğru yerde ve doğru şekilde yapıldığı zaman karşı değiliz. Masa başında, vatandaşların fikirleri yok sayılarak alınan kararlarla burada yapılmak istenilen mermer ocağına karşı direnç gösteriyor ve haykırıyoruz” dedi.