Yerel seçimler yaklaştıkça sokaklarımızı ele geçiren seçim arabalarının gürültüsü de artıyor. Megafonlardan yükselen vaatler, adayların sesleri, müzik ve sloganlar... Ancak bu gürültü sadece bir seçim kampanyasının doğal bir parçası değil, aynı zamanda yerel demokrasinin canlı bir işareti.
Her ne kadar bazen rahatsızlık verse de seçim arabalarının gürültüsü aslında demokrasinin sesidir. Bu ses, seçmenin duyarlılığını ve önemini gösterir. Seçmen, bu gürültünün arkasındaki mesajı dikkate alır ve kendisi için en iyi adayı seçmeye karar verir. Gerçi ben kendim de dahil olmak üzere bir seçim arabasının müziğinin gürültüsünü duyduktan sonra vereceği oyu değiştiren birini şu ana kadar hiç görmesem de seçim gününün yaklaşmasının habercisi olarak bu gürültüye olumlu bir yerden bakmaya zorlayalım kendimizi.
Bir başka önemli konu ise belediye çalışanlarının oy kullanacak olması. Belediye çalışanları, şehrin işleyişinde doğrudan rol aldıkları için seçimlerde önemli bir oy potansiyeline sahip ve bu nedenle belediye personelinin mutluluğu da seçim sürecinde göz önünde bulundurulması gereken çok önemli bir konu. Çünkü mutlu ve motive bir belediye personeli, daha verimli çalışır ve şehre daha iyi hizmet eder. Bu nedenle adayların seçim kampanyalarında belediye personelinin hakları ve mutluluğu üzerinde durmaları, belediye çalışanlarının ihtiyaçlarını ve beklentilerini göz önünde bulundurmaları hem kendileri hem de kent için iyi olacaktır.
Yerel seçimlerin yaklaştığını anladığımız seçim afişleri ve billboardlar kafamızı çevirdiğimiz her yerde karşımıza çıkıyor. Şehirlerimizin dört bir yanını istila eden bu afişler, adayların vaatlerini ve mesajlarını halka duyurmak için önemli bir araç olsa da bazen bu afişlerin fazlalığı da tartışmalara neden olabilir, hatta olmalı. Bu nedenle seçim sürecinde adayların çevreye duyarlı bir kampanya yürütmeleri önemli. Hele ki iklim krizinin ve yoksulluğun arttığı böyle bir dönemde kaynakların titizlikle kullanılması çok önemli.
Seçim sürecinde adayların vaatlerini, geçmiş performanslarını ve karakterlerini dikkatle değerlendirmek, doğru bir tercih yapmak için önemli olsa da yine de çoğu seçmen bunu dikkate almayıp ideolojik davranarak, kötü performans sergileyeceğini bilmesine rağmen kent için ideal olmayan bir adaya oy verebilir ya da tepki göstermek için sandığa gitmeyebilir. Asıl tepki göstermenin en güçlü yolu oy kullanmaktır, oy kullanmamak değil. O yüzden seçime sayılı gün kalmışken duygusal davranmayı bir kenara bırakıp kent için, doğa için, çocuklar için, kadınlar için, öğrenciler için, ülkemizin geleceği için oyumuza sahip çıkıp muhakkak oy kullanmaya gitmeliyiz.
Unutmayın, yerel seçimlerde her oy, şehrimizin ve ülkemizin geleceğine dair hayati bir karardır!