Enflasyon Türkiye’de yaşayanların gündemi olmaya devam ediyor. İğneden ipliğe artan fiyatlar maaşlara yansımayınca vatandaşın mağduriyeti gittikçe artıyor. Ocak ayının aylık enflasyonun yüzde 5.3 olarak açıklanması da tepkileri de beraberine getirdi. Bu tepkilerden birisi de Birlik Sağlık Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol’dan geldi. Doğruyol, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan resmi enflasyon rakamları sebebiyle vatandaşın cebinden her geçen ay daha fazla para çalındığını ifade etti.

CEBİMİZDEN PARA ÇALINDI 
Doğruyol, “ TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon rakamlarına göre, Aralık ayında aylık enflasyon % 1.03 olarak açıklanırken, 2025 ocak ayında yüzde 5.3 olarak açıklanmış, yıllık enflasyon  yüzde 42.12 oranına ulaşmış, enflasyonun aralıkta yüzde 1.03 ocakta yüzde 5.3 olarak açıklanmasıyla, memurun emeklinin işçinin cebinden adeta para çalınmıştır. Aralık ve Ocak ayında açıklanan enflasyonun 5 kattan daha fazla olması enflasyon hesaplamalarının ne kadar gerçekten uzak olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur” ifadelerini kullandı. 

ACİLEN EK ZAM ŞARTTIR 
“Bağımsız araştırma şirketi ENAG’a göre ise Ocak ayında enflasyon yüzde 8,22 yıllık enflasyon ise yüzde 81,01 olarak açıklanmıştır. Yılın ilk altı ayı için memura verilen yüzde 11.54 ‘lük artışın yaklaşık yarısı ilk ayda erimiştir” diyen Ahmet Doğruyol, “ TÜİK’in enflasyon rakamları vatandaşın gözünde gerçeklerden uzatır. Diyoruz ki, enflasyon oranında yapılan zam zam değildir. TÜİK’in enflasyon rakamları diğer araştırma şirketinden yaklaşık %50 daha düşüktür. Yani sabit ücretlilerin alım gücü her yıl yaklaşık yüzde 50 düşmektedir. Yani halk her geçen gün fakirleşmektedir.  Enflasyon farkı her ay aylık olarak refah payıyla birlikte maaşlara yansıtılmalıdır. Tüm çalışanların vergi dilimi yüzde 15'te sabitlenmelidir. Memur ve emeklilere acilen ek zam şarttır” diye konuştu.

YÜZDE 50 DEĞER KAYBI
Ahmet Doğruyol, “Mevcut hükümet tarafından, 2025 yılı ocak ayından itibaren vergilere, cezalara, harçlara ortalama yüzde 44 zam yapmış, TÜİK’in hesaplamalarının sahada gerçeklerle uyuşmamasının bedelini, maalesef öncelikle aylığından başka geliri olmayan, memur, emekli, işçi ile dar gelirli vatandaşlarımız ödemektedir. 2002 yılında en düşük memur maaşı ile 14,5 çeyrek altın alabiliyorken bu gün ancak yarısının alınabilmesi, 2002 yılında bir asgari ücretli 7 çeyrek altın alabiliyorken bu gün yarısını alabilmesi, memur emeklisinin maaşının yaklaşık yüzde 50 değer kaybetmesi olayın vahametini ortaya koymaktadır. Yıllar boyunca enflasyon altında alınan artışlar artık kamu çalışanları ve emeklilerinin alım gücünü düşürmüş, kirasını ve faturalarını ödeyememe noktasına getirmiştir” ifadeleri ile sözlerini sonlandırdı.

Muhabir: Selim Çelik